Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | kanıtlanabilir | demonstrable s. | ||
The patent directive for biotechnological inventions is a demonstrable improvement. Biyoteknolojik buluşlar için patent direktifi kanıtlanabilir bir gelişmedir. More Sentences |
||||
Genel | kanıtlanabilir | provable s. | ||
This sentence is true, but not provable. Bu cümle doğru ama kanıtlanabilir değil. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | kanıtlanabilir | provable s. | ||
This sentence is true, but not provable. Bu cümle doğrudur ama kanıtlanabilir değildir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | kanıtlanabilir | verifiable s. | ||
Genel | kanıtlanabilir | averrable s. | ||
Genel | kanıtlanabilir | evincible s. | ||
Genel | kanıtlanabilir | proveable s. |