Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | inhibe etmek | inhibit f. | ||
These peptides inhibit all the enzymes that break down collagen in your skin. Bu peptitler cildinizdeki kolajeni parçalayan tüm enzimleri inhibe eder. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Pharmaceutics | ||
Eczacılık | meme kanseri tedavisinde tümör büyümesini hızlandıran proteini inhibe etmek için kullanılan bir monoklonal antikor | herceptin® i. |
Chemistry | ||
Kimya | tiroid bezinin aktivitesini inhibe etmek için kullanılan bir ilaç | methimazole i. |