Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
in word
"in word"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
in word
expr.
beyanda
2
Genel
in word
expr.
meslekte
"in word"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 129 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
not to get a word in edgeways
f.
ağzını açamamak
2
Genel
put in a word
f.
sözünü kesmek
3
Genel
put in a good word for someone
f.
biri için iyi şeyler söylemek
4
Genel
take a word in the wrong sense
f.
yanlış anlamak
5
Genel
put in a word
f.
araya girmek
6
Genel
have the last word in
f.
nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
7
Genel
be unable to get a word in edgewise
f.
karşısındakinin fazla konuşmasından dolayı ağzını açamamak
8
Genel
take a word in the wrong sense
f.
ters anlamak
9
Genel
get a word in edgewise
f.
söylemeye fırsat bulmak
10
Genel
put in a good word (for someone)
f.
biri hakkında olumlu şeyler söylemek
11
Genel
not be able get a word in edgewise
f.
laf ağzında kalmak
12
Genel
not have such a word in one's vocabulary
f.
lügatında öyle bir kelime olmamak
13
Genel
have no such word in one's vocabulary
f.
lügatında öyle bir kelime olmamak
14
Genel
get a word in edgewise
f.
zorla da olsa bir kelam etmek
15
Genel
in a word
zf.
kısaca söyleyecek olursak
16
Genel
in a word
zf.
sözün kısası
17
Genel
in a word
zf.
kısaca
18
Genel
in a word
zf.
kısacası
19
Genel
in a word
zf.
yani
20
Genel
in a word
zf.
bir kelimeyle
21
Genel
in a word
zf.
tek kelimeyle
22
Genel
in a word
zf.
sözün özü
23
Genel
in word and deed
zf.
sözde ve özde
Phrases
24
İfadeler
in a word
zf.
kısaca
25
İfadeler
in a word
zf.
özetle
26
İfadeler
in a word
zf.
kısacası
27
İfadeler
in a word
zf.
özet olarak
28
İfadeler
in a word
zf.
az ve öz olarak
29
İfadeler
in a word
zf.
birkaç sözcükle/kelimeyle
30
İfadeler
in a word
zf.
tek kelimeyle
31
İfadeler
in a word
zf.
yani
32
İfadeler
in a word
zf.
sözün kısası
33
İfadeler
in a word
expr.
hulasa
34
İfadeler
in the strictest sense of the word
expr.
kelimenin tam anlamıyla
35
İfadeler
in the strictest sense of the word
expr.
kelimenin tam manasıyla
36
İfadeler
in the proper meaning of the word
expr.
kelimenin tam manasıyla
37
İfadeler
in the proper meaning of the word
expr.
kelimenin tam anlamıyla
38
İfadeler
in the full sense of the word
expr.
kelimenin tam anlamıyla
Proverb
39
Atasözü
a word to the wise in enough
anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
40
Atasözü
there is many a true word spoken in jest
çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
41
Atasözü
there is many a true word spoken in jest
her şakada bir gerçek payı vardır
42
Atasözü
there is many a true word spoken in jest
her şakanın altında bir gerçek yatar
43
Atasözü
many a true word is spoken in jest
her şakada bir doğruluk payı vardır
44
Atasözü
many a true word is spoken in jest
her şakada bir gerçek payı vardır
45
Atasözü
there's many a true word spoken in jest
her şakada bir doğruluk payı vardır
46
Atasözü
there's many a true word spoken in jest
her şakada bir gerçek payı vardır
47
Atasözü
many a true word is spoken in jest
her şakada bir gerçeklik payı vardır
48
Atasözü
there's many a true word spoken in jest
her şakada bir gerçeklik payı vardır
Idioms
49
Deyim
the last word in
i.
en mükemmel şey
50
Deyim
word in someone's ear
i.
gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı
51
Deyim
word in someone's ear
i.
kulağa fısıldanan söz
52
Deyim
word in someone's ear
i.
kulağına fısıldanmış söz
53
Deyim
the last word in
i.
son moda
54
Deyim
a word in (one's) ear
i.
gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı
55
Deyim
a word in (one's) ear
i.
kulağına fısıldanmış söz
56
Deyim
a word in (one's) ear
i.
kulağa fısıldanan söz
57
Deyim
a word in someone's ear [uk]
i.
gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı
58
Deyim
a word in someone's ear [uk]
i.
kulağına fısıldanmış söz
59
Deyim
a word in someone's ear [uk]
i.
kulağa fısıldanan söz
60
Deyim
the last word in (something)
i.
bir şeyde (teknolojide/konforda) son nokta
61
Deyim
the last word in (something)
i.
(bir şeyin) geldiği son/en iyi nokta
62
Deyim
the last word in (something)
i.
(bir şeyin) en yenisi
63
Deyim
the last word in (something)
i.
(bir şeyin) son modeli
64
Deyim
the last word in (something)
i.
en güncel (bir şey)
65
Deyim
the last word in (something)
i.
en gelişmiş (bir şey)
66
Deyim
not get a word in edgeways
f.
ağzını açamamak
67
Deyim
put a good word in for someone
f.
arka çıkmak
68
Deyim
put a good word in for someone
f.
biri hakkında iyi konuşmak
69
Deyim
have a word in somebody's ear
f.
biriyle özel konuşmak
70
Deyim
be the last word in something
f.
bir şeyde (teknolojide/konforda) son nokta olmak
71
Deyim
put a good word in for someone
f.
birinin lehine konuşmak
72
Deyim
put a good word in for someone
f.
birinin iyiliğine konuşmak
73
Deyim
put in a good word for
f.
birisini destekler nitelikte konuşmak
74
Deyim
have a word in somebody's ear
f.
birisinin kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
75
Deyim
put a good word in for someone
f.
birine destek olmak
76
Deyim
put in a good word for somebody with someone
f.
biri hakkında başka birine olumlu referans vermek
77
Deyim
get a word in edgewise
f.
konuşma/söyleme fırsatı bulmak
78
Deyim
can't get a word in edgewise
f.
söylemeye fırsat bulamamak
79
Deyim
get a word in edgeways
f.
söylemeye fırsat bulmak
80
Deyim
can't get a word in edgeways
f.
söylemeye fırsat bulamamak
81
Deyim
put in a good word for someone
f.
(bir iş için) birine kefil olmak
82
Deyim
get the last word in
f.
(bir konuda) son sözü söylemek
83
Deyim
get the final word in
f.
(bir konuda) son sözü söylemek
84
Deyim
put in a good word for
f.
(birisi hakkında) iyi konuşmak
85
Deyim
able to get a word in edgewise
f.
arada bir iki laf edebilmek
86
Deyim
be the last word in (something)
f.
(bir şeyin) geldiği son/en iyi nokta olmak
87
Deyim
be the last word in (something)
f.
(bir şeyin) en yenisi olmak
88
Deyim
be the last word in (something)
f.
(bir şeyin) son modeli olmak
89
Deyim
be the last word in (something)
f.
en güncel (bir şey) olmak
90
Deyim
be the last word in (something)
f.
en gelişmiş (bir şey) olmak
91
Deyim
can't get a word in edgeways
f.
(özellikle çok konuşan biri yüzünden) konuşmaya fırsat bulamamak
92
Deyim
not able to get a word in edgeways
f.
ağzını açamamak
93
Deyim
not able to get a word in edgeways
f.
fırsat bulup tek kelime edememek
94
Deyim
not get a word in edgeways [uk]
f.
ağzını açamamak
95
Deyim
not get a word in edgeways [uk]
f.
fırsat bulup tek kelime edememek
96
Deyim
not get a word in edgewise [us]
f.
ağzını açamamak
97
Deyim
not get a word in edgewise [us]
f.
fırsat bulup tek kelime edememek
98
Deyim
get in the last word
f.
son sözü söylemek
99
Deyim
have a word in (one's) ear
f.
(biriyle) ayaküstü konuşmak
100
Deyim
have a word in (one's) ear
f.
(biriyle) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak
101
Deyim
have a word in (one's) ear
f.
(biriyle) özel olarak konuşmak
102
Deyim
have a word in (one's) ear
f.
(biriyle/birine) iki çift laf etmek
103
Deyim
have a word in (one's) ear
f.
(birinin) kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
104
Deyim
have a word in someone's ear
f.
(biriyle) ayaküstü konuşmak
105
Deyim
have a word in someone's ear
f.
(biriyle) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak
106
Deyim
have a word in someone's ear
f.
(biriyle) özel olarak konuşmak
107
Deyim
have a word in someone's ear
f.
(biriyle/birine) iki çift laf etmek
108
Deyim
have a word in someone's ear
f.
(birinin) kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
109
Deyim
put in a good word (for one)
f.
(birini) övmek
110
Deyim
put in a good word (for one)
f.
(biri) hakkında güzel/olumlu şeyler söylemek
111
Deyim
put in a good word (for one)
f.
(birini) önermek
112
Deyim
put in a good word (for one)
f.
(birinin) lehine konuşmak
113
Deyim
put in a good word (for one)
f.
(biri) hakkında iyi konuşmak
114
Deyim
put in a good word (for one)
f.
(biri için) kefil olmak
115
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
birini/bir şeyi övmek
116
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
biri/bir şey hakkında güzel/olumlu şeyler söylemek
117
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
birini/bir şeyi önermek
118
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
birinin/bir şeyin lehine konuşmak
119
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
biri/bir şey hakkında iyi konuşmak
120
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
biri/bir şey için kefil olmak
121
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
birini/bir şeyi savunmak
122
Deyim
put in a good word for someone/something
f.
birini/bir şeyi en iyi şekilde sunmak
123
Deyim
the last word in
expr.
güncel
Speaking
124
Konuşma
you haven't said a word in a week
expr.
bir haftadır tek kelime etmedin
Computer
125
Bilgisayar
page layout in microsoft word
i.
microsoft word sayfa düzeni
126
Bilgisayar
fields in word objects
i.
word nesnelerindeki alanlar
127
Bilgisayar
word-wrap text in object
expr.
metni nesnede kaydır
128
Bilgisayar
drop in by word
expr.
sözcük temelinde bırak
129
Bilgisayar
insert word field: fill-in
expr.
word alanı ekle: doldur
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of in word
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy