her birinin - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

her birinin



"her birinin" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Latin
her birinin sing (singulorum) expr.

"her birinin" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 102 sonuç

Türkçe İngilizce
General
her zaman birinin üzerinde taşınan faydalı bir şey vade mecum i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması rideshare i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpool i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması lift-sharing i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması car-sharing i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması covoiturage i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpooling i.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması ride-sharing i.
iki rakip matadordan her birinin sırayla birkaç boğa ile dövüştüğü boğa güreşi mano a mano i.
(bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak be out of character f.
her an birinin emrinde olmak be at someone's beck and call f.
Phrasals
(birinin bir şey) yapmaması için her türlü çareye başvurmak beguile someone out of something f.
(birinin/bir şeyin) üzerine/her tarafına salyalarını akıtmak/bulaştırmak drool (all) over (someone or something) f.
birinin veya bir şeyin üzerine/her tarafına salya akıtmak/damlatmak drool (all) over someone or something f.
birinin veya bir şeyin üzerine/her tarafına salya akıtmak/damlatmak drool over someone/something f.
birinin her tarafından bir şey akmak ooze from f.
birinin her tarafından bir şey fışkırmak ooze from f.
bir şeyi birinin/bir şeyin her yerine bulaştırmak smear someone or something with something f.
(birinin/bir şeyin) her tarafını bir şeyle kaplamak strew (someone or something) with (something) f.
birinin/bir şeyin her tarafını biriyle veya bir şeyle çevirmek surround someone or something with someone or something f.
(birinin/bir şeyin) her tarafına (bir şey) dolmak swamp (someone or something) with (something) f.
(birinin/bir şeyin) her yerine sıçratmak splash all over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) her yerine işlemek splash all over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) her tarafını ıslatmak/batırmak splash all over (someone or something) f.
birinin/bir şeyin her yerine sıçramak/sıçratmak splatter someone or something up f.
(birinin ya da bir şeyin) her yanına salya bulaştırmak salivate (all) over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) her istediğini yapmak cater to (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) her yanını sarmak come upon (someone or something) f.
birinin her tarafını sokmak eat someone up f.
birinin her tarafını ısırmak eat someone up f.
(birinin/bir şeyin) her yerine yayılmak extend over (someone or something) f.
(birinin) her türlü ihtiyacını karşılamak look after (someone) f.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) her tarafına ovarak sürmek/yaymak rub (something) (all) over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) her tarafını sarmak steal over (someone or something) f.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) her yerine saçmak strew (something) (all) over (someone or something) f.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) her yerine dağıtmak strew (something) (all) over (someone or something) f.
Colloquial
(birinin) her şeyiyle kendini ortaya koyması (one's) all i.
(birinin) istediği her iş vb. hazırda olmak be (one's) for the asking f.
(birinin) istediği her iş vs. hazırda olmak be there for the taking f.
(birinin) her yanını sarmış all over (someone) s.
(birinin) her yanını sarmış all over one s.
(birinin) her yanını sarmış all over (someone) s.
(birinin) her yanını sarmış all over one s.
müziği durdurun! her şeyi durdurun! (bir konuşma esnasında araya girip birinin dikkatini çekmek için söylenir) stop the music! hold everything! expr.
(birinin) midesindeki her şey (one's) guts out expr.
Idioms
her zamanki hikaye (birinin söylediğinin yalan olduğu düşünülerek söylenir) a likely story i.
birinin isteyebileceği/hayal edebileceği her şey the moon on a stick i.
(birinin) her türlü numarası (one's) whole bag of tricks i.
(birinin) her türlü taktiği/yöntemi (one's) whole bag of tricks i.
(birinin) her türlü tekniği (one's) whole bag of tricks i.
(birinin) içinden/aklından geçen her şey a piece of (one's) mind i.
birinin/bir şeyin her şeyini sömüren/tüketen kimse/şey the bottomless pit i.
(birinin) masasındaki her şeyi toplamak clear (one's) desk f.
(her nasılsa) birinin cebine girmek/eline/avucuna düşmek find its way somewhere f.
birinin yerine yapması gereken her şeyi yapmak be spoon-fed f.
birinin her işini görmek be spoon-fed f.
birinin yararlanması için her şeyi anlatmak give someone the benefit of f.
(birinin) her zaman doğruyu söylediğinden emin olmak keep (one) honest f.
birinin her zaman doğruyu söylemesini sağlayabilmek keep someone honest f.
her istediği birinin olmak be somebody's for the asking f.
birinin istediği her şey hazırda olmak be somebody's for the asking f.
(birinin) her istediği onun olmak be (one's) for the taking f.
(birinin) istediği her şey hazırda olmak be (one's) for the taking f.
birinin her istediği onun olmak be somebody's for the taking f.
birinin istediği her şey hazırda olmak be somebody's for the taking f.
birinin her istediği onun olmak be there for the taking f.
birinin istediği her şey hazırda olmak be there for the taking f.
(birinin) her şeyi olmak be (one's) life f.
birinin her şeyi olmak be somebody's life f.
her an (birinin) emrinde olmak be at (one's) beck and call f.
(birinin) her dediğini kabul etmek eat out of (one's) hand f.
(birinin/bir şeyin) her hareketini gözlemlemek keep tabs on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) her şeyini bilmek know (someone or something) through and through f.
birinin/bir şeyin her şeyini bilmek know somebody/something inside out f.
(birinin) her dediğini yapmak sit at one's feet f.
her şey (birinin/bir şeyin) lehine the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
her şey (birinin/bir şeyin) lehine the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
filler asla unutmaz (birinin her şeyi hatırladığını dile getirmek için söylenir) an elephant never forgets expr.
(birinin) kapısı her zaman açık (one's) door is always open expr.
(birinin) her şeyi başına yıkılmış (one's) whole world came crashing down around (one) expr.
her şey (birinin) karşısında/aleyhinde cards are stacked against (one) expr.
(birinin) donuna kadar her şeyi the shirt off (one's) back expr.
(birinin) sahip olduğu her şey the shirt off (one's) back expr.
Speaking
birinin çocuğunu kaybetmesi her zaman trajik olmuştur it's always so tragic when one loses a child expr.
Law
müşterek kiracıların her birinin mülkün tamamını eşit derecede kullanma hakkı undivided interest i.
müşterek kiracıların her birinin mülkün tamamını eşit derecede kullanma hakkı undivided right i.
Politics
her on kişiden birinin cezalandırılması decimation i.
Medical
fallop tüplerinden birinin veya her ikisinin cerrahi operasyon ile onarılması tuboplasty i.
çene kemiklerinden birinin veya her ikisinin aşırı kısa olması micrognathia i.
Chemistry
reaksiyon hızının, üç reaksiyon molekülünün her birinin derişikliği ile orantılı olduğu kimyasal reaksiyon third-order reaction i.
her iki ana diyazolden her birinin türevi diazole i.
her iki elektronu da atomlardan birinin verdiği kovalent bağ dative bond i.
Botanic
her birinin tepesinde tek bir sarı papatya bulunan yapraksız gövdeli bir bitki nakedstem sunray (enceliopsis nudicaulis) i.
bazı tatlısu yosunlarının anteridyumunun duvarını oluşturan sekiz kılıftan her birinin iç duvarının orta kısmında yer alan ve dışa doğru çıkıntı yapan silindirik hücreler manubrium i.
Education
fransız eğitim sistemindeki 17 bölümden her birinin yöneticisi rector i.
akademik makalelerde yazarların her birinin ait olduğu kurum affiliation i.
Geography
dünyanın yarımkürelerinden her birinin haritası hemisphere i.
dünyanın yarımkürelerinden her birinin projeksiyonu hemisphere i.
Sport
liste halinde art arda sıralanmış yarışmacılardan her birinin bir üsttekini yenerek onun yerini almaya çalıştığı turnuva modeli ladder i.
liste halinde art arda sıralanmış yarışmacılardan her birinin bir üsttekini yenerek onun yerini almaya çalıştığı turnuva modeli ladder tournament i.
Slang
birinin hayatında her türlü musibetten kanada'yı sorumlu tutması blame canada expr.
(birinin) her hareketi every time (one) farts expr.