| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | gelmek üzere | about to come expr. |
| Idioms | ||
| Deyim | gelmek üzere | near to hand expr. |
| Archaic | ||
| Eski Kullanım | gelmek üzere | behind zf. |
| Modern Slang | ||
| Modern Argo | gelmek üzere | almost there expr. |
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | (bir şeye) başlamak üzere görev yerine gelmek | report for (something) f. |
| Phrases | ||
| İfadeler | kış gelmek üzere | winter is almost upon us expr. |
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | sonu gelmek üzere | all up s. |
| Konuşma Dili | sonu gelmek üzere | all up s. |
| Konuşma Dili | yoğun yaz sezonu gelmek üzere | the busy summer season is almost upon us again expr. |
| Konuşma Dili | gelmek, başlamak üzere | (almost) upon (one) expr. |
| Konuşma Dili | başına kötü şeyler gelmek üzere | in for something expr. |
| Idioms | ||
| Deyim | (bir göreve başlamak üzere) görev yerine gelmek | report for duty f. |
| Deyim | (tartışılmak üzere) masaya gelmek | be on the table f. |
| Deyim | sonu gelmek üzere olmak | be out on (one's) feet f. |
| Social Sciences | ||
| Sosyal Bilimler | uzakta ikamet edip toplumla bir araya gelmek üzere davet edilmiş kimse | corresponding member of a society i. |
| Slang | ||
| Argo | belirli bir durumun üstesinden gelmek üzere seçilen yanlış kişi | wrong number i. |
