güçle - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

güçle



"güçle" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
güçle wight zf.

"güçle" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 77 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ülke sınırlarını genişletmek veya nüfuzu artırmak için askeri güçle alınan toprak parçası land grab i.
yukarı kaldırma işlemindeki güçle çekilen kablo, halat veya zincir ucu fall i.
fiziksel veya ahlaki güçle kazanılan mülkiyet conquest i.
büyük bir güçle fırlatmak heave f.
büyük bir güçle atmak/fırlatmak heave f.
eşit güçle karşı koymak equiponderate f.
eşit güçle karşı koymak counterbalance f.
taze bir güçle yenilemek reenforce [obsolete] f.
taze bir güçle tekrarlamak reenforce [obsolete] f.
taze bir güçle tekrarlamak reinforce [obsolete] f.
(ani bir güçle) itmek uncork f.
(ani bir güçle) ileri doğru itmek uncork f.
(ani bir güçle) bırakmak uncork f.
(ani bir güçle) serbest bırakmak uncork f.
büyük bir güçle ilerlemek blast f.
güçle donatmak muscle f.
büyük bir güçle vurmak rifle f.
büyük bir güçle saldırmak rifle f.
büyük bir güçle ezmek overlay [obsolete] f.
zihinsel veya ahlaki güçle boyun eğdirmek conquer f.
güçle yenilgiye uğratmak outpower f.
itici güçle hareket etmek plow f.
itici güçle ilerlemek plow f.
başından sonuna kadar aynı güçle sürdürülen sustained s.
gizemli, insanüstü ve potansiyel olarak ölümcül bir güçle dolu olan holy s.
sözde doğal güçle ilgili odic s.
büyük bir güçle in full flood zf.
mutlak güçle omnipotently zf.
itici güçle drivingly zf.
artan güçle convalescently zf.
Phrasals
(siyasi kararı) muhalefetle karşılaşmaksızın yetkili güçle ilan etmek hand down f.
(birini/bir şeyi) tam yetkiyle/güçle kontrol etmek reign over (someone or something) f.
Phrases
kaba güçle with a high hand expr.
Colloquial
büyük bir güçle in full flood expr.
Idioms
tüm güçle yapmak not bring it weak f.
olanca güçle destek vermek throw one's weight behind something f.
olanca güçle destek vermek put one's weight behind something f.
var güçle/gücüyle arka çıkmak throw one's weight behind something f.
var güçle/gücüyle arka çıkmak put one's weight behind something f.
tam güçle işlemek/çalışmak fire on all cylinders f.
tam güçle işlemek/çalışmak fire on all four cylinders f.
(birine/bir şeye) olanca güçle destek vermek put (one's) weight behind (someone or something) f.
(birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak put (one's) weight behind (someone or something) f.
olanca güçle destek vermek put/throw your weight behind something f.
var güçle/gücüyle arka çıkmak put/throw your weight behind something f.
(birine/bir şeye) olanca güçle destek vermek throw (one's) weight behind (someone or something) f.
(birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak throw (one's) weight behind (someone or something) f.
birine olanca güçle destek vermek throw your weight behind someone f.
birine var güçle/gücüyle arka çıkmak throw your weight behind someone f.
büyük bir güçle a ton zf.
son ümit ve son güçle with one's back to the wall expr.
tam güçle hitting on all cylinders expr.
tam güçle firing on all cylinders expr.
tam güçle firing/working on all cylinders expr.
var güçle at full stretch expr.
var güçle at full throttle expr.
var güçle full throttle expr.
Politics
dini güçle yönetilen ülke church-state i.
Technical
elektriksiz güçle tahrik edilen el aletleri hand-held non-electric power tools i.
güçle çalışan kapı power-operated door i.
güçle yana döndürme power traverse i.
güçle çalıştırılan çekiç trip hammer i.
düşük güçle çalışan underpowered s.
güçle çalıştırılan power-operated s.
Automotive
tam güçle frene basmak hard on f.
Transportation
elektrik gücü haricinde bir güçle çalışan teleferik sistemi telpherage i.
Psychology
nesneleri zihinsel ya da ruhsal güçle hareket ettiren telekinetic s.
nesneleri zihinsel ya da ruhsal güçle hareket ettirilmesiyle ilgili telekinetic s.
Physics
fiziksel güçle yaklaşmış attracted s.
Astronomy
Işık hızına yakın hızlarda ilerleyerek bir hedefi yıkıcı bir güçle vurmak amacıyla tasarlanmış varsayımsal silah sistemi relativistic kill vehicle (rkv) i.
Environment
nükleer güçle çalışan gemi nuclear-powered vessel i.
Military
güçle döner taret power turret i.
güçle döner kule power turret i.
24 tane gemisavar seyir füzesiyle teçhiz edilmiş nükleer güçle çalışan bir sovyet saldırı denizaltısını sınıfını tanımlayan bir nato terimi oscar i.
Baseball
(topa) büyük bir güçle vurmak smoke f.
Archaic
varsayımsal güçle yüklemek odize f.
Engineering
mekanik güçle elektrik üreten dynamo-electric s.