| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | fined s. | ceza almış | ||
|
Tom got fined for doing that. Tom bunu yaptığı için ceza aldı. More Sentences |
||||
| Genel | fined s. | cezalı | ||
| Genel | fined s. | ceza yemiş | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | be fined f. | ceza yemek | ||
|
I was fined thirty dollars for speeding. Hız yaptığım için otuz dolar ceza yedim. More Sentences |
||||
| Genel | be fined f. | ceza almak | ||
|
If you'd parked your car here, you'd have been fined. Arabanı buraya park etseydin, ceza alırdın. More Sentences |
||||
| Genel | be fined f. | cezalandırılmak | ||
|
The driver violated the traffic rules; as a result, he was fined. Sürücü trafik kurallarını çiğnedi, sonuç olarak da cezalandırıldı. More Sentences |
||||
| Genel | get fined f. | para cezasına çarptırılmak | ||
|
Tom might get fined if he does that. Tom bunu yaparsa para cezasına çarptırılabilir. More Sentences |
||||
| Genel | be fined up to f. | para cezasına çarptırılmak | ||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | fined taxation i. | cezalı vergi | ||
