Geçmiş

en ufak

"en ufak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 11 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	en ufak	merest s.
2	Genel	en ufak	slightest s.
3	Genel	en ufak	tiniest s.
4	Genel	en ufak	least s.
5	Genel	en ufak	scrubbiest s.
6	Genel	en ufak	blind s.
Colloquial
7	Konuşma Dili	en ufak	a whoop and a holler i.
8	Konuşma Dili	en ufak	two whoops and a holler i.
Idioms
9	Deyim	en ufak	a blind bit of (something) i.
10	Deyim	en ufak	a blind bit of (something) s.
11	Deyim	en ufak	a blind bit of s.

"en ufak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 103 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	en ufak hiçbir şey	not one tittle i.
2	Genel	en ufak her şey	every jot and tittle i.
3	Genel	kontratın en ufak/ince ayrıntısı	every last detail of the contract i.
4	Genel	en ufak domuz	dilling [dialect] [uk] i.
5	Genel	en ufak bir fikri olmamak	not to have the faintest idea f.
6	Genel	en ufak ayrıntılara girmek	vex f.
7	Genel	en ufak ayrıntısına kadar denetlemek	micromanage f.
8	Genel	en ufak ayrıntısına kadar denetlemek	micromanage f.
9	Genel	en ufak bir …	shadow of s.
Phrases
10	İfadeler	en ufak bir korku belirtisi	no small amount of trepidation i.
11	İfadeler	en ufak şeyden verim alabilir	all is fish that comes to his net expr.
12	İfadeler	en ufak bahane ile	on the slightest pretext expr.
13	İfadeler	yapman gereken en ufak şey	the (very) least you can/could do expr.
Proverb
14	Atasözü	en ufak aksaklıkta pes etme	every slip is not a fall
15	Atasözü	en ufak tökezlemede pes etme	every slip is not a fall
Colloquial
16	Konuşma Dili	(bir şey) hakkında en ufak bir bilgi	a whiff of (something) i.
17	Konuşma Dili	bir şey hakkında en ufak bir bilgi	whiff of something i.
18	Konuşma Dili	en küçük/ufak şey	tiniest thing i.
19	Konuşma Dili	en ufak bir ilgi duymamak	not care twopence [uk/australia] f.
20	Konuşma Dili	en ufak bir ilgi duymamak	not give twopence [uk/australia] f.
21	Konuşma Dili	en ufak katkı bile işe yarar	every little helps expr.
22	Konuşma Dili	en ufak katkı bile işe yarar	every little bit helps expr.
23	Konuşma Dili	en ufak bir fikri olmadan	without the faintest notion expr.
24	Konuşma Dili	en ufak bir hatanda atılırsın/kovulursun	one strike, (and) you're out expr.
Idioms
25	Deyim	en ufak bir falso	a/one false move i.
26	Deyim	en ufak esintide sönebilecek bir mum ışığına benzer şey veya durum	candle in the wind i.
27	Deyim	en ufak bir ihtimal/olasılık	ghost of a chance i.
28	Deyim	en ufak/küçük şey	least little thing i.
29	Deyim	en ufak bir fark	dime's worth of difference i.
30	Deyim	en ufak bir fark	dime's worth of difference i.
31	Deyim	en ufak bir şey	littlest thing i.
32	Deyim	en ufak detaylar	jot or tittle i.
33	Deyim	en küçük/ufak ayrıntılar	jot or tittle i.
34	Deyim	en ufak değişiklik	jot or tittle i.
35	Deyim	en ufak bir iş	a hand's turn i.
36	Deyim	en ufak bir şans	half a chance i.
37	Deyim	en ufak bir fikir/bilgi	the foggiest inkling i.
38	Deyim	en ufak bir fikir/bilgi	the foggiest notion i.
39	Deyim	en ufak bir fikir/bilgi	the foggiest understanding i.
40	Deyim	hakkında en ufak bir bilgi	whiff of i.
41	Deyim	en ufak bir dikkat göstermemek	take not the blindest bit of notice [uk] f.
42	Deyim	en ufak bir falso daha yapmak	(make) one false move f.
43	Deyim	en ufak bir yanlış hareket yapmak	(make) one false move f.
44	Deyim	en ufak bir falso daha yapmak	(make) a false move f.
45	Deyim	en ufak bir yanlış hareket yapmak	(make) a false move f.
46	Deyim	bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek	need (something) (about) as much a fish needs a bicycle f.
47	Deyim	bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek	need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f.
48	Deyim	en ufak/küçük şeye bile üzülmek	get upset over the least little thing f.
49	Deyim	en ufak fikri olmamak	not have the foggiest (idea/notion) f.
50	Deyim	en ufak bir fikri olmamak	not have the foggiest (idea/notion) f.
51	Deyim	en ufak bir fikri olmamak	not have the slightest idea f.
52	Deyim	en ufak bir fikri olmamak	not have the foggiest idea f.
53	Deyim	en ufak bir fikri olmamak	not have the faintest idea f.
54	Deyim	(birinin) yapması gereken en ufak şey	the least (one) could do f.
55	Deyim	en ufak bir fikri olmamak	not have the faintest (notion) f.
56	Deyim	en ufak bir bilgisi olmamak	not have the faintest (notion) f.
57	Deyim	en ufak bir görüşü olmamak	not have the faintest (notion) f.
58	Deyim	en ufak bir düşüncesi olmamak	not have the faintest (notion) f.
59	Deyim	en ufak bir fikri olmamak	not have the first idea f.
60	Deyim	en ufak bir önemi olmamak	not matter tuppence f.
61	Deyim	en ufak bir problemde duraksamak	stumble at a straw f.
62	Deyim	en ufak bir sorunda morali bozulmak	stumble at a straw f.
63	Deyim	(bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek	want (something) like (one wants) a hole in the head f.
64	Deyim	(bir şey hakkında) en ufak bir bilgisi/fikri olmak	have a clue (about something) f.
65	Deyim	en ufak bir bilgisi/fikri olmak	have a clue f.
66	Deyim	(bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek	need (something) like (one) needs a hole in the head f.
67	Deyim	bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek	need something like a hole in the head f.
68	Deyim	bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek	need something like you need a hole in the head f.
69	Deyim	(birinde) en ufak (bir özellik) olmamak	not have a (kind of) bone in (one's) body f.
70	Deyim	(birinde) en ufak (bir özellik) olmamak	not have a (some kind of) bone in (one's) body f.
71	Deyim	içinde en ufak bir … olmamak	not have a...bone in your body f.
72	Deyim	en ufak bir fikri, düşüncesi, bilgisi, görüşü olmamak	not have the faintest f.
73	Deyim	en ufak bir fikri, düşüncesi, bilgisi, görüşü olmamak	not have the foggiest f.
74	Deyim	en ufak bir (fikir)	foggiest (idea) s.
75	Deyim	en ufak bir iz bile yok	neither hide nor hair expr.
76	Deyim	en ufak ayrıntıya kadar	down to the last detail expr.
77	Deyim	en ufak ayrıntısına kadar	down to a gnat's eyebrow expr.
78	Deyim	en ufak bir şüphe duymadan	without a shadow of a doubt expr.
79	Deyim	en ufak bir fikri bile yok	don't know beans expr.
80	Deyim	birinden en ufak bir iz bile yok	neither hide nor hair of someone expr.
81	Deyim	(birinde) en ufak bir … yok	not a bone in your body expr.
82	Deyim	en ufak bir (fikir/bilgi)	the foggiest (idea) expr.
83	Deyim	en ufak bir şüphe duymadan	without the shadow of (a) doubt expr.
84	Deyim	en ufak bir şüphe duymadan	without a shadow of (a) doubt expr.
Speaking
85	Konuşma	en ufak bir ihtimal bile yok	there isn't a ghost of a chance expr.
86	Konuşma	en ufak bir fikrim bile yok	I don't have the least idea expr.
87	Konuşma	ne konuştuğum hakkında en ufak bir fikrin bile yok	you do not have the slightest idea what I am talking expr.
88	Konuşma	konuştuğun şey hakkında en ufak bir fikrim yok	I haven't the faintest idea what you're talking about expr.
89	Konuşma	ona en ufak bir ilgi duyuyor gibi bir halim mi var?	do I look like I have any interest in dating her? expr.
90	Konuşma	ne konuştuğun hakkında en ufak bir fikrim yok	I haven't the faintest idea what you're talking about expr.
91	Konuşma	kim olduğumuz hakkında en ufak bir fikrin yok	you have no idea who we are expr.
92	Konuşma	neden söz ettiğin hakkında en ufak bir fikrim yok	I don't have the slightest idea what you're talking about expr.
93	Konuşma	neden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim bile yok	I haven't the faintest idea what you're talking about expr.
Trade/Economic
94	Ticaret/Ekonomi	en ufak etkin ölçek	minimum efficient scale i.
Technical
95	Teknik	en ufak mukavemet düzlemi	plane of least resistance i.
96	Teknik	en ufak enkesit	minimum cross section i.
Marine Biology
97	Deniz Biyolojisi	besin zincirindeki en ufak ve ilkel yaratıklar	plankton i.
Linguistics
98	Dilbilim	en ufak gramer bölümü	taxeme i.
Slang
99	Argo	en ufak bir ihtimal/olasılık	chinaman's chance i.
100	Argo	en ufak bir değeri olmayan şey	a tinker's curse i.
101	Argo	en ufak bir hastalığı abartan kimse	man flu i.
102	Argo	en ufak bir ses duymamak/çıkmamak	not hear a dicky bird f.
103	Argo	bana ne olduğuna dair en ufak bir fikrin bile yok	you don't know shit about what happened to me expr.