durumlar - Türkçe İngilizce Sözlük

durumlar

"durumlar" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
durumlar circumstances i.
That also applies to the Commission's analyses of the islands' special circumstances and potential.
Bu aynı zamanda Komisyon'un adaların özel durumları ve potansiyellerine ilişkin analizleri için de geçerlidir.

More Sentences
Computer
durumlar statuses i.

"durumlar" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 108 sonuç

Türkçe İngilizce
General
özel durumlar exceptions i.
We'll have some exceptions.
Bazı özel durumlarımız olacak.

More Sentences
istisnai durumlar exceptional circumstances i.
There is no need, therefore, to reserve collective systems only for exceptional circumstances.
Dolayısıyla kolektif sistemleri sadece istisnai durumlar için ayırmaya gerek yoktur.

More Sentences
Computer
özel durumlar specials i.
There may be special circumstances in the case of this request.
Bu taleple ilgili özel durumlar söz konusu olabilir.

More Sentences
Medical
acil durumlar emergencies i.
This is essential to ensure safety, particularly in emergencies.
Bu, özellikle acil durumlarda güvenliğin sağlanması için elzemdir.

More Sentences
General
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi repatriation i.
kırsal durumlar rural conditions i.
tartışmalı durumlar controversial circumstances i.
benzeri durumlar similar cases i.
fiili gerçek durumlar factual circumstances i.
özel durumlar special cases i.
istisnai durumlar exceptional cases i.
temel durumlar essentialia negotii (essential aspects/basic terms) i.
kural dışı durumlar anomalies i.
ordunun işleyişini ve birlik komutanının kararlarını etkileyen koşullar ve durumlar uncertain environment i.
didaktik durumlar teorisi theory of didactical situations i.
acil durumlar veya ufak yaralanmalara müdahale eden tıbbi kuruluş urgicenter i.
genellikle kasıtlı olarak saklanıp beklenmedik durumlar için elde tutulan unsur wildcard i.
durumlar veya olaylar hakkında bilgiler içeren yazılı belge written account i.
durumlar arasında görülen değişim gyration i.
farklı durumlar arasında gidip gelen şey cycler i.
farklı nitelik veya durumlar arasındaki uzaklık interval i.
arasında bağlantı kurmak (olaylar/durumlar/insanlar) relate f.
acil durumlar için bekleyen shadow s.
Phrasals
işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek go badly with f.
Phrases
özel durumlar dışında except for special cases expr.
özel durumlar dışında except special cases expr.
özel durumlar dışında except in special cases expr.
sadece acil durumlar için emergency use only expr.
yukarıda belirtilen durumlar haricinde except as provided above expr.
Proverb
tekil ve saçma durumlar için konulan kurallara uyulmasını beklemek de saçmadır hard cases make bad laws
Colloquial
acil durumlar için kenara ayrılmış az miktarda para mad money i.
zorlayıcı/stresli durumlar altında başarı elde edebilen clutch s.
durumlar nasıl? how is everything? exclam.
Idioms
artık normal karşılanan durumlar karşısında şaşırma pearl-clutching i.
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi kurma a balancing act i.
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi sağlama a balancing act i.
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi kurma a juggling act i.
kişiler/durumlar arasındaki dengeyi sağlama a juggling act i.
kötü durumlar/görüntüler karşısında sağlam durabilme a strong stomach i.
bir sanat eseri yaratırken gerçek durumlar üzerinde değişiklik yapma özgürlüğü artistic/poetic licence i.
değişken durumlar/sonuçlar fickle fortunes [cliché] i.
değişken durumlar/sonuçlar fickle fortune [cliché] i.
içinden çıkması güç olan durumlar wheels within wheels i.
artık normal karşılanan durumlar karşısında şaşırmak pearl-clutch f.
işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek go badly with someone f.
durumlar elverişliyken şansını değerlendirmek strike whilst the iron is hot f.
artık normal karşılanan durumlar karşısında şaşıran pearl-clutching s.
Speaking
bir yolu vardır (imkansız görünen durumlar için çözüm yolu) there may be a way around it expr.
durumlar nasıl? how is everything with you? expr.
evde durumlar nasıl? how are things at home? expr.
orada durumlar nasıl? how's it coming in there? expr.
sende durumlar nasıl? what about you? expr.
Trade/Economic
ailevi durumlar için alınan/kullanılan izin family leave i.
gerçekleşme ihtimali yüzde yarımdan az olarak hesaplanan durumlar tail risk i.
olası durumlar planlaması contingency planning i.
olası durumlar için ayrılan ihtiyat fonu contingency reserves i.
olağanüstü durumlar exceptional circumstances i.
tehlikeli durumlar için ödenen para/tehlike ödemesi hazard pay i.
tehlikeli durumlar için ödenen para/tehlike ödemesi danger money i.
yönetimde olası durumlar modeli contingency model of leadership i.
Law
garanti kapsamı dışında kalan durumlar non-warranty situations i.
garanti kapsamı dışında kalan durumlar out of warranty situations i.
garanti kapsamı dışında kalan durumlar situations outside the scope of warranty i.
yasal durumlar status i.
Politics
acil durumlar bakanlığı ministry of emergency situations i.
olağanüstü iç durumlar domestic emergencies i.
sınırlayıcı uygulamalar ve hakim durumlar advisory committee on restrictive i.
sınırlayıcı uygulamalar ve hakim durumlar danışma kurulu advisory committee on restrictive practices and dominant positions i.
Industry
bir şirketin belirli bir proje, iş gibi durumlar için istihdam ettiği toplam çalışan sayısı workforce i.
Insurance
savaş gibi durumlar nedeniyle geminin veya emtianın tuzağa düşürülmesi trapping risks i.
Technical
bağdaşmayan durumlar incompatible states i.
dolaştırımlı durumlar entangled states i.
ikinci ve diğer durumlar alternative i.
olağanüstü durumlar aberrations i.
özel durumlar special cases i.
Computer
bağdaşmayan durumlar incompatible states i.
kural dışı durumlar listesi exception list i.
kural dışı durumlar exceptions i.
özel durumlar listesi exception list i.
kural uygulanacak durumlar apply rule if expr.
Medical
ameliyat sonrası klinik durumlar post-operative clinic outlooks i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık florence syndrome i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık stendhal's syndrome i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık stendhal syndrome i.
çok güzel sanat eserleriyle veya doğal güzelliklerle yoğun bir şekilde karşılaşıldığında (kalp çarpıntısı veya baş dönmesi gibi durumlar ile) duyulan psikosomatik rahatsızlık hyperkulturemia i.
en ağrılı durumlar the most painful conditions i.
ilacın ruhsat almadan önce insani nedenlerle hastaya verildiği durumlar compassionate use i.
kronik ülseratif durumlar chronic ulcerative conditions i.
prekanseröz durumlar precancerous conditions i.
rahim ağzını (serviks) değerlendirmek ve hem enfeksiyonlar hem de kanser- kanser öncüsü durumlar açısından kontrol etmek için yapılan özel bir rahim ağzı tarama testi pap smear i.
yaşamı tehdit eden durumlar life-threatening conditions i.
Psychology
bilinçteki hoş ve nahoş durumlar ve bunların organik yaşamla ilişkisi ile ilgilenen psikoloji dalı algedonics i.
bilinçteki hoş ve nahoş durumlar ve bunların organik yaşamla ilişkisi ile ilgilenen psikoloji dalı hedonics i.
çözülmeli durumlar dissociative states i.
katılımcıların çatışmaları çözmek, çeşitli durumlar için uygun davranışları uygulamak için rolleri üstlendikleri ve canlandırdıkları bir eğitim veya psikoterapi tekniği role-playing i.
Pathology
eritematöz durumlar erythematous conditions i.
suni menapoz ile birlikte olan durumlar states associated with artificial menopause i.
Statistics
doğru ve yanlış durumlar yöntemi right and wrong cases method i.
Physics
bağönler durumlar antibonding states i.
bağsavar durumlar antibonding states i.
Linguistics
argolar içeren ve resmi durumlar için uygun görülmeyen gündelik dil slang term i.
Philosophy
ezoterik, belirsiz veya zorlu durumlar hakkında özel bilgi sahibi kimse cabalist i.
Military
eski ingiliz mızrağının savaş, spor gibi durumlar için kullanılması quarterstaff i.
beklenmedik bölgesel durumlar için operasyonel lojistik destek sağlaması için abd deniz piyadeleri teşkilatının marine logistics command i.
Sport
maç için belirlenmiş, yaralanma benzeri durumlar için verilen kayıp zamanın dahil edilmediği standart süre normal time i.
Cinema
ana durumlar key positions i.
Slang
(cezaevi argosu) koğuşta durumlar nasıl? how are things on the pound? expr.
Modern Slang
hayatı tehdit eden durumlar dışında ateist olan kimse airport atheist i.