doğruca

"doğruca" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	doğruca	straight s.
They took me straight to the hospital. Beni doğruca hastaneye götürdüler. More Sentences
General
2	Genel	doğruca	straight zf.
They took me straight to the hospital. Beni doğruca hastaneye götürdüler. More Sentences
3	Genel	doğruca	right zf.
Now, you get in a cab and get over there right away Şimdi bir taksiye bin ve doğruca oraya git. More Sentences
4	Genel	doğruca	directly zf.
Tom went directly to his room as soon as he got home. Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti. More Sentences
5	Genel	doğruca	direct s.
6	Genel	doğruca	right-running s.
7	Genel	doğruca	thro zf.
8	Genel	doğruca	smack zf.
9	Genel	doğruca	right ahead zf.
10	Genel	doğruca	soundly zf.
11	Genel	doğruca	straight ahead zf.
12	Genel	doğruca	through zf.
13	Genel	doğruca	richt [scotland] zf.
14	Genel	doğruca	diametrically zf.
15	Genel	doğruca	foreright [dialect] [uk] zf.
16	Genel	doğruca	slapdash zf.
Colloquial
17	Konuşma Dili	doğruca	a straight shot expr.
Slang
18	Argo	doğruca	str8 (straight) expr.

"doğruca" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 16 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	doğruca gitmek	make a beeline for f.
2	Genel	doğruca ileri	foreright s.
3	Genel	doğruca ileri	foreright [dialect] [uk] zf.
4	Genel	kesin ve doğruca	plumply zf.
Phrasals
5	Öbek Fiiller	doğruca bir şeyi hedef almak	zero in f.
Idioms
6	Deyim	dosdoğru/doğruca (bir yere) gitmek/girmek	beeline it for (some place) f.
7	Deyim	doğruca bir yere gitmek	do not pass go, do not collect $200 [cliché] f.
8	Deyim	doğruca bir şey yapmak	do not pass go, do not collect $200 [cliché] f.
9	Deyim	doğruca bir yere gitmek	do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f.
10	Deyim	doğruca bir şey yapmak	do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f.
11	Deyim	doğruca gitmek	do not pass go [cliché] f.
12	Deyim	doğruca (birine/bir şeye) gitmek	make a beeline for (someone or something) f.
13	Deyim	beni doğruca eve götür/bırak	home, james, and don't spare the horses expr.
14	Deyim	doğruca/hemen eve sür	home, james, and don't spare the horses expr.
15	Deyim	doğruca eve çek	home, james, and don't spare the horses expr.
Zoology
16	Zooloji	(hayvan) belirli bir mesafeden doğruca evine dönmek	home f.