dağılmış - Türkçe İngilizce Sözlük

dağılmış

"dağılmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 33 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dağılmış distributed s.
The population is distributed around the most mountainous rural environment in the whole of the European Community.
Nüfus, tüm Avrupa Topluluğu'ndaki en dağlık kırsal çevreye dağılmış durumdadır.

More Sentences
dağılmış dissolved s.
Ireland is one of the two countries in which a majority of people would regret the EU's being dissolved.
İrlanda, halkın çoğunluğunun AB'nin dağılmasından üzüntü duyacağı iki ülkeden biridir.

More Sentences
Trade/Economic
dağılmış scattered s.
Broken glass lay scattered all over the road.
Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.

More Sentences
Computer
dağılmış distributed s.
Concentrations of ozone are very unevenly distributed amongst the Member States.
Ozon konsantrasyonları Üye Devletler arasında çok dengesiz bir şekilde dağılmıştır.

More Sentences
Biochemistry
dağılmış dispersed s.
The bank robbers dispersed in all directions.
Banka soyguncuları bütün yönlere dağıldılar.

More Sentences
General
dağılmış strewn s.
dağılmış untidy s.
dağılmış diffuse s.
dağılmış spread s.
dağılmış dissipated s.
dağılmış effuse s.
dağılmış decayed s.
dağılmış overstrewn s.
dağılmış disperse s.
dağılmış dissipate [obsolete] s.
dağılmış pandiculated s.
dağılmış scattery s.
dağılmış seminate s.
dağılmış sporty s.
dağılmış spread-out s.
Colloquial
dağılmış gone moggy [south africa] s.
dağılmış in a dwaal expr.
Idioms
dağılmış all sixes and nines s.
dağılmış shot to pieces expr.
dağılmış at the high port expr.
dağılmış in shreds expr.
Medical
dağılmış disseminated s.
Slang
dağılmış shot to the curb f.
dağılmış trashed s.
dağılmış who shot john [us] expr.
Modern Slang
dağılmış all dicked up s.
dağılmış all jammed up s.
dağılmış all fucked up s.

"dağılmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 120 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dağılmış veri tabanları distributed databases i.
parçaları dağılmış görünüş exploded view i.
kağıt tomarından dışarıya dağılmış kağıtlar casse paper i.
bir düzleme dağılmış belirli sayıdaki noktanın veya cismin her birine uzaklığının toplamı minimum olacak şekilde yerleştirilmiş nokta median point i.
etrafa dağılmış miktar scatter i.
düzensiz dağılmış grup sprawl i.
her yere dağılmış şey strew i.
düzensiz bir şekilde etrafa dağılmış olmak straggle f.
rüzgardan dağılmış windblown s.
parçalara ayrılıp dağılmış disintegrated s.
-den dikkati dağılmış distracted by s.
dikkati dağılmış éperdu s.
dikkati dağılmış éperdue s.
saçları rüzgardan dağılmış (kimse) windblown s.
(boşanma nedeniyle) dağılmış broken s.
eşit dağılmış küçük parçacıklara indirgenen homogenized s.
eşit dağılmış küçük parçacıklara indirgenen homogenised s.
dağılmış (grup) disbanded s.
seyrek dağılmış open s.
dikkati ve ilgisi dağılmış disoriented s.
dikkati dağılmış distraughted s.
dağılmış bir vaziyette scatteredly zf.
dağılmış halde distributively zf.
Phrases
düzensiz dağılmış ever which way expr.
düzensiz dağılmış every which where expr.
Colloquial
dağılmış aile broken home i.
şapka takmaktan kaynaklı dağılmış saç hat hair i.
ağzı burnu dağılmış/kırılmış bruised and battered s.
üzüntüden dağılmış (all) tore up s.
üzüntüden dağılmış (all) torn up s.
(bir şeye) üzülmekten dağılmış all tore up (about something) s.
(bir şeye) üzülmekten dağılmış all tore up (about something) s.
Idioms
dağılmış halde a hot mess [us] i.
dağılmış hikaye kudzu plot i.
dört bir yana dağılmış olmak be scattered to the four winds f.
dört bir tarafa dağılmış olmak be scattered to the four winds f.
dağılmış görünmek look as if (one) has been pulled through a hedge backward f.
dağılmış görünmek look as if (one) has been pulled through a hedge backwards f.
dört yana dağılmış scattered from here to breakfast s.
her yere dağılmış scattered from here to breakfast s.
dört bir yanına dağılmış scattered from here to breakfast s.
dört bir tarafına dağılmış/yayılmış scattered from here to breakfast s.
bir daha toplanması zor olacak/uzun süre alacak şekilde dağılmış scattered from here to breakfast s.
dört bir yana dağılmış all over the lot s.
sağa sola saçılmış/dağılmış all over the lot s.
bir çok yere dağılmış all over the lot s.
kafası dağılmış/dağınık all over the shop [uk] s.
dört bir yana dağılmış all over the lot s.
sağa sola saçılmış/dağılmış all over the lot s.
bir çok yere dağılmış all over the lot s.
kafası dağılmış/dağınık all over the shop [uk] s.
hallaç pamuğu gibi etrafa dağılmış halde all over the place like a mad woman's custard [uk] expr.
etrafa dağılmış halde all over the place like a mad woman's custard [uk] expr.
geniş bir alana dağılmış all over the map expr.
planlaması, düşünceleri, iletişimi dağılmış all over the map expr.
planlaması, düşünceleri, iletişimi her yöne dağılmış all over the map expr.
planlaması, düşünceleri, iletişimi dört bir yana dağılmış all over the map expr.
Trade/Economic
dağılmış gecikme distributed lay i.
orta gelirlilerin yaşadığı bölgelere dağılmış ve düşük gelirlilere verilen (toplu konutlar) scatter-site s.
Politics
çeşitli adaylara az miktarda dağılmış (oylar) scattering s.
Technical
dağılmış sabit distributed constant i.
dağılmış devre distributed network i.
dağılmış radyasyon backscatter i.
dağılmış kapasite distributed capacitance i.
düzgün dağılmış yük uniform load i.
düzgün (dağılmış) yük uniform load i.
sıvılarda dağılmış parçacıklar particles dispersed in liquids i.
üniform olmayan halde dağılmış yük unequally distributed load i.
üniform dağılmış sürsaj uniformly distributed surcharge i.
ortama dağılmış maddeden oluşan sistem disperse system i.
bir başka maddenin içine koloidal şekilde dağılmış madde dispersing phase i.
ortama dağılmış maddeden oluşan sistem dispersoid i.
manyetize çelik çubuğun ekseni boyunca dağılmış bir dizi kutup consequent points i.
(dağılım sisteminde) ortama dağılmış damlacık ve parçacıklar evresi internal phase i.
bağımsız özdeşçe dağılmış independent identically distributed s.
bağlanmamış ve dağılmış (kağıt) wild s.
bağımsız özdeşçe dağılmış iid (independent identically distributed) kısalt.
Computer
dağılmış parametreli dizge distributed parameter system i.
dağılmış bilgi işlem decentralized data processing i.
dağılmış işletim sistemleri  distributed operating systems  i.
dağılmış sistemler distributed systems i.
bağımsız özdeşçe dağılmış independent identically distributed s.
dikey dağılmış vertical distributed s.
Informatics
dağılmış parametreli sistem distributed parameter system i.
Electric
dağılmış devre distributed network i.
dağılmış kapasite distributed capacitance i.
dağılmış sabit distributed constant i.
Textile
dağılmış yağ miktarı scattered oil i.
Construction
dağılmış yük distributed load i.
Optics
kırılarak dağılmış (ışık yansıması) diffuse s.
Statistics
bağımsız özdeşçe dağılmış iid (independent identically distributed) kısalt.
Physics
dağılmış madde dispersion i.
Chemistry
gazın içine dağılmış akışkan parçacıklarından oluşan asıltı fog i.
Biology
ökaryotik hücrelerin sitoplazmasına dağılmış halde bulunan ve aktin içeren ipliksi proteinler microfilament i.
gövde boyunca dağılmış alg hücrelerine sahip olan homoeomerous s.
sarısı homojen dağılmış (yumurta) homolecithal s.
(yumurta) sarısı eşit dağılmış isolecithal s.
Zoology
abd'nin doğusunda engebeli zeminde geniş bir alana dağılmış olan yılan türü banded rattlesnake (crotalus horridus horridus) i.
abd'nin doğusunda engebeli zeminde geniş bir alana dağılmış olan yılan türü timber rattlesnake i.
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya microhylidae i.
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya brevicipitidae i.
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya family brevicipitidae i.
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya family microhylidae i.
Geography
hint okyanusu ve büyük okyanus'ta asya ve avustralya arasında dağılmış adalar topluluğu east indies i.
hint okyanusu ve büyük okyanus'ta asya ve avustralya arasında dağılmış adalar topluluğu east indies i.
hint okyanusu ve büyük okyanus'ta asya ve avustralya arasında dağılmış adalar topluluğu east india i.
Art
(yazılı yapıtlar) dağılmış kalıntılar ve parçalar disjecta membra i.
Archaic
dikkati dağılmış bestraught s.
Ornithology
sarısı düzensiz bir şekilde dağılmış (kuş yumurtası) heterolecithal s.
Slang
dağılmış görünmek look as if (one) has been dragged through a hedge backward f.
dağılmış görünmek look as if (one) has been dragged through a hedge backwards f.
dağılmış görünmek look like (one) has been dragged through a hedge backward f.
dağılmış görünmek look like (one) has been dragged through a hedge backwards f.
(üzüntüden, alkolden) dağılmış/dağıtmış tore down s.
yakası paçası dağılmış rasty s.
yakası paçası dağılmış scrungy s.
kafası dağılmış/dağınık all over the shop expr.
kafası dağılmış/dağınık all over the show expr.
kafası dağılmış/dağınık all over the shop expr.
kafası dağılmış/dağınık all over the show expr.