dawn - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dawn

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"dawn" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 35 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
dawn i. şafak
General
dawn i. tan vakti
dawn i. seher
dawn i. gün ağarması
dawn i. zuhur
dawn i. şafak
dawn i. gün doğması
dawn i. ortaya çıkma
dawn i. tan
dawn i. fecir
dawn i. tanyeri
dawn i. sabah
dawn i. uyanma
dawn i. başlangıç
dawn i. şafak vakti
dawn i. alaca karanlık
dawn i. seher vakti
dawn i. ortaya çıkış
dawn f. ışımak
dawn f. şafak sökmek
dawn f. tan ağarmak
dawn f. görünmeye başlamak
dawn f. aydınlanmak
dawn f. ağarmak
dawn f. doğmak (gün)
dawn f. gün doğmak
dawn f. gün ağarmak
dawn f. (gün) ağarmak
dawn f. doğmak
dawn f. belirmek
dawn f. gelişmeye başlamak
dawn f. ilk kez görünmek
dawn f. anlaşılmaya başlamak
Dyeing
dawn i. sarımsı bir pembe tonu
Meteorology
dawn i. şafak

"dawn" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 107 sonuç

İngilizce Türkçe
General
dawn breeze i. tanyeli
meal before dawn during ramadan i. sahur
the crack of dawn i. sabahın körü
dawn prayer i. sabah namazı
pre-dawn meal of suhur i. sahur
red dawn i. kızıl şafak
rosy dawn i. kızıl şafak
the dawn of modern science i. modern bilimin doğuşu
dawn of civilization i. uygarlığın doguşu
dawn light i. şafak ışığı
dawn on f. sezilmek
dawn on f. anlamak
dawn on somebody f. şafak atmak
dawn on f. kavramak
dawn on f. anlaşılmak
dawn on somebody f. kafasına dank etmek
dawn on f. dank etmek
(the dawn) break f. tan ağarmak
(the dawn) break f. tanyeri ağarmak
(the dawn) break f. tan yeri ağarmak
pre-dawn s. şafak öncesi
from dawn zf. -den başlayarak
at dawn zf. şafak vakti
at the break of dawn zf. şafak sökümünde
at the crack of dawn zf. şafak sökümünde
at the dawn of zf. -in şafağında
at dawn zf. gün ağarırken
at the dawn of zf. (tarihte yeni bir dönemin) başlarında/ortaya çıkarken
before dawn zf. şafak öncesi
from dusk till dawn zf. gün batımından şafağa kadar
until dawn zf. şafağa kadar
at the break of dawn zf. şafak sökerken
Phrasals
be dawn on f. anlamaya başlamak
be dawn on f. kavramaya başlamak
dawn upon someone f. kafasına dank etmek
dawn upon someone f. birden aklına gelmek/fark etmek
dawn on someone f. kafasına dank etmek
dawn on someone f. birden aklına gelmek/fark etmek
Phrases
since the dawn of time expr. zaman kavramının başından beri
Proverb
it's always darkest just before the dawn gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olduğu andır
darkest hour is just before the dawn her şey bitti desen de bir umut vardır
darkest hour is just before the dawn gecenin en karanlık anı sabaha en yakın olduğu andır
it's always darkest just before the dawn her şey bitti desen de bir umut vardır
it's always darkest just before the dawn gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır
darkest hour is just before the dawn gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır
Colloquial
a false dawn i. başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum
false dawn i. başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum
from dawn to dusk expr. bütün gün
from dawn to dusk expr. gün doğumundan batımına kadar
at the crack of dawn expr. sabahın ilk ışığında
at the crack of dawn expr. sabahın köründe
from dawn to dusk expr. tüm gün
Idioms
dawn of a new day i. yeni bir günün şafağı
dawn of a new day i. yeni bir başlangıç
dawn of a new day i. yeni bir sayfa
handbags at dawn [uk] i. (iki futbolcu arasında) ağız dalaşı
handbags at dawn [uk] i. şiddete varmayan tartışma
handbags at dawn [uk] i. atışma
handbags at dawn [uk] i. didişme
handbags at dawn [uk] i. sürtüşme
dawn of a new day i. yeni bir günün şafağı
dawn of a new day i. yeni bir başlangıç
dawn of a new day i. yeni bir sayfa
handbags at dawn [uk] i. söz düellosu
handbags at dawn [uk] i. ağız kavgası
handbags at dawn [uk] i. ağız dalaşı
handbags at dawn [uk] i. söz dalaşı
handbags at dawn [uk] i. hırlaşma
handbags at dawn [uk] i. kadın kavgası
crack of dawn i. sabahın körü
crack of dawn i. sabahın ilk ışıkları
crack of dawn i. karga bokunu yemeden
new dawn i. yeni bir çağın/dönemin başlangıcı
new dawn i. yeni bir devrin başlangıcı/doğuşu
pistols at dawn i. düello
pistols at dawn i. düelloya neden olacak kadar sert çekişme
dawn upon somebody f. kafasına dank etmek
at the crack of dawn expr. karga bokunu yemeden
at the crack of dawn expr. sabah sabah
at the crack of dawn expr. sabahın köründe
at the break of dawn expr. şafakta
at the break of dawn expr. sabahın köründe
so long after sunset and so far from dawn expr. gecenin ilerleyen saatlerinde
so long after sunset and so far from dawn expr. gecenin bu saatinde
so long after sunset and so far from dawn expr. gün batımından çok sonra ve şafaktan çok uzakta
Trade/Economic
dawn raid i. borsa açılır açılmaz bir yatırımcının bir şirkete ait çok sayıda hisse senedini alması
dawn raid i. şafak baskını
Politics
golden dawn i. altın şafak
Gastronomy
pre-dawn meal in ramadan i. sahur
Botanic
dawn redwood i. çin'e özgü parlak yeşil, dökülen yaprakları ve küçük konileri olan birevcikli bir ağaç
dawn redwood i. su ladini
dawn redwood i. çin'e özgü sarkık dalları ve dökülen yaprakları olan bir kızılçam
Military
dawn and dusk combat air patrol i. şafak ve akşam karanlığı muharebe hava devriyesi
Music
piper at the gates of dawn i. pink floyd albümü
Ottoman Turkish
false dawn i. fecrikazip
Ornithology
dawn chorus i. çok sayıda kuşun şafak vakti ötmesi
Slang
ass crack of dawn expr. karga bokunu yemeden
Paleontology
dawn horse i. eosen döneminde görülen bir at türü
Star Wars
a new dawn i. yeni bir şafak
crimson dawn i. kızıl şafak
crimson dawn sub-headquarters i. kızıl şafak alt-merkezi
great stairs of dawn i. büyük şafak merdivenleri
green dawn i. yeşil şafak
lurid dawn i. parlak şafak
protector of concord dawn i. concord dawn'un koruyucusu
sovereignity dawn i. egemenlik şafağı
sovereignity dawn outpost i. egemenlik şafağı karakolu