İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | coerced s. | (bir şey yapmaya vb) zorlanmış | ||
Countries should not be coerced, and it is unacceptable to take advantage of their famine. Ülkeler zorlanmamalıdır ve kıtlıklarından faydalanmak kabul edilemez. More Sentences |
||||
Genel | coerced s. | zoraki iş yaptırılmış | ||
Genel | coerced s. | zora koşulmuş |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | be coerced f. | mecbur bırakılmak |
Genel | be coerced f. | zorunda bırakılmak |