İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | challenges i. | zorluklar | ||
This proposal forms part of the Commission's response to two great challenges. Bu teklif, Komisyonun iki büyük zorluğa verdiği yanıtın bir parçasını oluşturmaktadır. More Sentences |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | big challenges i. | büyük zorluklar | ||
It is obvious the new president faces big challenges. Yeni başkanın büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu aşikâr. More Sentences |
||||
Genel | challenges of modern society i. | modern toplumun sorunları | ||
Genel | the challenges confronted i. | karşılaşılan zorluk | ||
Genel | daily challenges i. | günlük zorluklar | ||
Genel | regional challenges i. | bölgesel sorunlar | ||
Phrases | ||||
İfadeler | more challenges ahead expr. | önümüzde daha çok zorluk var | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | workforce challenges i. | işgücü zorlukları | ||
Politics | ||||
Siyasal | emerging security challenges division i. | yükselen güvenlik tehditleri bölümü | ||
Telecom | ||||
Telekom | regulatory challenges i. | düzenleyici zorluklar | ||
Telekom | challenges ahead i. | ileriye yönelik engeller | ||
Telekom | spectrum management challenges i. | spektrum yönetimi zorlukları | ||
Psychology | ||||
Psikoloji | behavioral challenges i. | davranışsal zorluklar | ||
Environment | ||||
Çevre | conclusion and challenges i. | sonuçlar ve sorunlar |