Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
biriyle/bir şeyle ilgili
"biriyle/bir şeyle ilgili"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Phrases
1
İfadeler
biriyle/bir şeyle ilgili
in regard to somebody/something
expr.
2
İfadeler
biriyle/bir şeyle ilgili
with regard to somebody/something
expr.
"biriyle/bir şeyle ilgili"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 190 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Phrasals
1
Öbek Fiiller
biriyle/bir şeyle ilgili bir sıkıntısı olmak
have something against someone or something
f.
2
Öbek Fiiller
biriyle/bir şeyle ilgili mutsuzluğu devam etmek
hold something against someone or something
f.
3
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygı duymak
trouble (someone or oneself) with (someone or something)
f.
4
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişe duymak
trouble (someone or oneself) with (someone or something)
f.
5
Öbek Fiiller
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili ne düşündüğünü söylemek
express (oneself) to (someone) on (someone or something)
f.
6
Öbek Fiiller
biriyle/bir şeyle yakından ilgili
wired into someone or something
f.
7
Öbek Fiiller
birine biriyle/bir şeyle ilgili yardımcı olmak
assist someone with someone or something
f.
8
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili canını sıkmak
bother about (someone or something)
f.
9
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili zahmete girmek
bother about (someone or something)
f.
10
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili sinirini bozmak
bother about (someone or something)
f.
11
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahatsız etmek
bother about (someone or something)
f.
12
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat bırakmamak
bother about (someone or something)
f.
13
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili daraltmak
bother about (someone or something)
f.
14
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili rahat vermemek
bother about (someone or something)
f.
15
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili başını ağrıtmak
bother about (someone or something)
f.
16
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
check in on (someone or something)
f.
17
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
check on (someone or something)
f.
18
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
check up on (someone or something)
f.
19
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok katı/sert olmak
clamp down (on someone or something)
f.
20
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili yakınmak
complain about (someone or something)
f.
21
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygılanmak
concern (oneself) about (someone or something)
f.
22
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili sorumluluk duymak
concern (oneself) over (someone or something)
f.
23
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişe duymak
concerned about (someone or something)
f.
24
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygılanmak
concerned about (someone or something)
f.
25
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygı duymak
concerned about (someone or something)
f.
26
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birine) danışmak
confer on (someone or something) with (one)
f.
27
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birine) danışmak
confer with (one) about (someone or something)
f.
28
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birine) danışmak
confer with (one) on (someone or something)
f.
29
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili (birinin) görüşünü almak
confer with (one) on (someone or something)
f.
30
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) birine başvurmak
consult (with) someone (about someone or something)
f.
31
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) biriyle görüşmek
consult (with) someone (about someone or something)
f.
32
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) birinden akıl almak
consult (with) someone (about someone or something)
f.
33
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) biriyle görüş alışverişinde bulunmak
consult (with) someone (about someone or something)
f.
34
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) birine akıl sormak
consult (with) someone (about someone or something)
f.
35
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle ilgili) söylenmek
drone on (about someone or something)
f.
36
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili hararetli bir tartışmaya girmek
expostulate about (someone or something)
f.
37
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili hararetli bir tartışmaya girmek
expostulate on (someone or something)
f.
38
Öbek Fiiller
biriyle/bir şeyle ilgili bir şeyi/işlemi yapıp bitirmek
finish someone or something up
f.
39
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili dokuz doğurmak
fret about (someone or something)
f.
40
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili içi içini yemek
fret about (someone or something)
f.
41
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek
fret about (someone or something)
f.
42
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili dokuz doğurmak
fret over (someone or something)
f.
43
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili içi içini yemek
fret over (someone or something)
f.
44
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek
fret over (someone or something)
f.
45
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili şaka/espri yapmak
jest about (someone or something)
f.
46
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili şaka/espri yapmak
jest at (someone or something)
f.
47
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmeyi bırakmak
lay off (someone/something)
f.
48
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili söylenmek
moan about (someone or something)
f.
49
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili sızlanmak
moan about (someone or something)
f.
50
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili mızmızlanmak
moan about (someone or something)
f.
51
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili homurdanmak
murmur against (someone or something)
f.
52
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili söylenmek
murmur against (someone or something)
f.
53
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili mırıldanmak
mutter about (someone or something)
f.
54
Öbek Fiiller
(biriyle bir şeyle) ilgili/alakalı olmak
pertain to (someone or something)
f.
55
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili rapor/hesap/bilgi vermek
report on (someone or something)
f.
56
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili (bir şeyi) ortaya çıkarmak/açığa vurmak/belli etmek
say (something) about (someone or something)
f.
57
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili surat asmak
sulk about (someone or something)
f.
58
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili trip atmak
sulk about (someone or something)
f.
59
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili surat asmak
sulk over (someone or something)
f.
60
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili trip atmak
sulk over (someone or something)
f.
61
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak
talk of (someone or something)
f.
62
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşma/dedikodu/spekülasyon/tartışma
talk of (someone or something)
f.
63
Öbek Fiiller
(birini biriyle/bir şeyle) ilgili tiye/alaya almak
tease (one) about (someone or something)
f.
64
Öbek Fiiller
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili zahmet vermek
trouble (someone) about (someone or something)
f.
65
Öbek Fiiller
(birini biriyle/bir şeyle) ilgili rahatsız etmek
trouble (someone) about (someone or something)
f.
66
Öbek Fiiller
(birine biriyle/bir şeyle) ilgili rahatsızlık vermek
trouble (someone) about (someone or something)
f.
67
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili uyarmak
warn about (someone or something)
f.
68
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek
worry about (someone or something)
f.
69
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelendirmek
worry about (someone or something)
f.
70
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelenmek
worry over (someone or something)
f.
71
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişelendirmek
worry over (someone or something)
f.
72
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili yazmak
write about (someone or something)
f.
73
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili bir mektup, e-posta göndermek
write about (someone or something)
f.
74
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ile ilgili yazı yazmak
write of (someone or something)
f.
75
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili küplere binmiş
mad about (someone or something)
s.
76
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili sinirden çılgına dönmüş
mad about (someone or something)
s.
77
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok kızgın
mad about (someone or something)
s.
78
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilgili hop oturup hop kalkan
mad about (someone or something)
s.
Phrases
79
İfadeler
biriyle/bir şeyle ilgili olarak
as regards somebody/something
expr.
80
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
in reference to (someone or something)
expr.
81
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
in regard to (someone or something)
expr.
82
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
in respect of (someone or something)
expr.
83
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
in respect to (someone or something)
expr.
84
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
with reference to (someone or something)
expr.
85
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
with regard to (someone or something)
expr.
86
İfadeler
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
with respect to (someone or something)
expr.
Colloquial
87
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili sorun/sıkıntı
the trouble with (someone or something)
i.
88
Konuşma Dili
biriyle/bir şeyle ilgili olmak
be/have to do with somebody/something
f.
89
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili ters giden şey olmak
be the matter (with someone or something)
f.
90
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) bir şeyler ters gitmek
be up (with somebody/something)
f.
91
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) bir sorun olmak
be up (with somebody/something)
f.
92
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) bilgi almak
get word (from someone or something)
f.
93
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler yolunda olmak/gitmek
go well with (someone or something)
f.
94
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler güzel gitmek
go well with (someone or something)
f.
95
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) işler olumlu/düzgün ilerlemek
go well with (someone or something)
f.
96
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili artık güçlü duygular hissetmeyen
over (someone or something)
s.
97
Konuşma Dili
biriyle/bir şeyle ilgili problemlerini çözmüş
beyond someone or something
s.
98
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili hayal kırıklığına uğramış
disgusted at (someone or something)
s.
99
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili hayal kırıklığına uğramış
disgusted with (someone or something)
s.
100
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili olarak
talking of (someone or something)
expr.
101
Konuşma Dili
biriyle/bir şeyle ilgili olarak
talking of somebody/something [uk]
expr.
102
Konuşma Dili
biriyle/bir şeyle ilgili çok rahat
at home with someone or something
expr.
103
Konuşma Dili
biriyle/bir şeyle ilgili bilgili
at home with someone or something
expr.
104
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle ilgili) olay şu
here's the thing (about someone or something)
expr.
105
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili değil
nothing to do with (someone or something)
expr.
106
Konuşma Dili
(biriyle/bir şeyle) ilgili sorun ne?
what gives with (someone or something)?
expr.
Idioms
107
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) istediği gibi davranabilme/istediğini yapabilme özgürlüğü
free hand (with someone or something)
i.
108
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili istediği gibi at oynatma
free hand (with someone or something)
i.
109
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok bilgi barındıran kimse, kitap
a mine of information (on somebody/something)
i.
110
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili bilgi madeni
a mine of information (on somebody/something)
i.
111
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok bilgi barındıran kimse, kitap
a mine of information (about somebody/something)
i.
112
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili bilgi madeni
a mine of information (about somebody/something)
i.
113
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili pek bilgisi olmama
a nodding acquaintance with (someone or something)
i.
114
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok az bilgisi olma
a nodding acquaintance with (someone or something)
i.
115
Deyim
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası bozuk olmak
be at odds (with somebody/something) (about/over something)
f.
116
Deyim
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası açık olmak
be at odds (with somebody/something) (about/over something)
f.
117
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) coşmak
be in raptures (about/over somebody/something)
f.
118
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek
be in raptures (about/over somebody/something)
f.
119
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) coşmak
go into raptures (about/over somebody/something)
f.
120
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek
go into raptures (about/over somebody/something)
f.
121
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak
be keen about (someone or something)
f.
122
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak
be keen on (someone or something)
f.
123
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) meraktan ölmek
be worried sick (about someone or something)
f.
124
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok endişelenmek
be worried sick (about someone or something)
f.
125
Deyim
birinin aklına (biriyle/bir şeyle ilgili) bir şey/fikir sokmak
put a bee in someone's bonnet (about someone or something)
f.
126
Deyim
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) bir fikir vermek
put a bee in someone's bonnet (about someone or something)
f.
127
Deyim
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) yol göstermek
put a bee in someone's bonnet (about someone or something)
f.
128
Deyim
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) teşvik etmek
put a bee in someone's bonnet (about someone or something)
f.
129
Deyim
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) dürtmek
put a bee in someone's bonnet (about someone or something)
f.
130
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili canını sıkmak
bother one's (pretty little) head about someone or something
f.
131
Deyim
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
bring someone up-to-date (on someone or something)
f.
132
Deyim
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
bring someone up-to-date (on someone or something)
f.
133
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) şüphe uyandırmak
cast doubt (on someone or something)
f.
134
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşkuya düşürmek
cast doubt (on someone or something)
f.
135
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak
cast doubt (on someone or something)
f.
136
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) şüphe uyandırmak
cast doubts (on someone or something)
f.
137
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşkuya düşürmek
cast doubts (on someone or something)
f.
138
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak
cast doubts (on someone or something)
f.
139
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) şüphe uyandırmak
cast doubt on (someone or something)
f.
140
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşkuya düşürmek
cast doubt on (someone or something)
f.
141
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) kuşku uyandırmak
cast doubt on (someone or something)
f.
142
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek
come to blows (over someone or something)
f.
143
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili bir konuda) yumruk yumruğa gelmek
come to blows (about someone or something)
f.
144
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok sinirlenmek
get bent out of shape (over something) [us]
f.
145
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) çok sinirlenmek
get bent out of shape (about something) [us]
f.
146
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) panik/telaş yapmak
get (oneself) into a stew (over someone or something)
f.
147
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) a jump on (someone or something)
f.
148
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the jump on (someone or something)
f.
149
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) an advantage over (someone or something)
f.
150
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the advantage over (someone or something)
f.
151
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) an edge on (someone or something)
f.
152
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the edge on (someone or something)
f.
153
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) an edge over (someone or something)
f.
154
Deyim
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek
give (one) the edge over (someone or something)
f.
155
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) aşırıya kaçmak
go overboard (for somebody/something)
f.
156
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) aşırıya kaçmak
go overboard (about somebody/something)
f.
157
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili şikayeti olmak
have a beef with (someone or something)
f.
158
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili zorluk yaşamak/zor durumda olmak
have a hard time with (someone or something)
f.
159
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili sıkıntı çekmek
have a hard time with (someone or something)
f.
160
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili planları olmak
have designs on someone or something
f.
161
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili bir şey diyememek
have no words for (someone or something)
f.
162
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili taviz vermemek
hold the line at (someone or something)
f.
163
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili uykuları kaçmak
lose sleep about (someone or something)
f.
164
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok endişe duymamak
lose sleep about (someone or something)
f.
165
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili girişimde bulunmak
make a pitch for somebody/something
f.
166
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili çaba sarf etmek
make a pitch for somebody/something
f.
167
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili girişimde bulunmak
make a pitch to somebody [us]
f.
168
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili çaba sarf etmek
make a pitch to somebody [us]
f.
169
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili ortalığı ayağa kaldırmak
make a stink about someone/something
f.
170
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili hır çıkarmak
make a stink about someone/something
f.
171
Deyim
biriyle/bir şeyle ilgili sorun yaratmak
make a stink about someone/something
f.
172
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) korkunç, iç karartıcı bir tablo çizmek
paint a terrible, depressing, picture (of somebody/something)
f.
173
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) hır çıkarmak
raise a stink (about someone/something)
f.
174
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) sorun yaratmak
raise a stink (about someone/something)
f.
175
Deyim
(biriyle/bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak
raise a stink (about someone/something)
f.
176
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili olmak
take an interest in (someone or something)
f.
177
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili isteksiz
half-hearted about (someone or something)
s.
178
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili gönülsüz
half-hearted about (someone or something)
s.
179
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok kuralcı
death on (someone or something)
s.
180
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli
keen about (someone or something)
s.
181
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli
keen on (someone or something)
s.
182
Deyim
(biriyle/bir şeyle) çok ilgili
keen on (someone or something)
s.
183
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili hemfikir
of a single mind about (someone or something)
s.
184
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili paçaları tutuşmuş
in a stew about (someone or something)
expr.
185
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili telaş yapmış
in a stew about (someone or something)
expr.
186
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili endişeli
in a stew about (someone or something)
expr.
187
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili tüm gelişmelerden haberdar
on top of (someone or something)
expr.
188
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili son/bütün gelişmeleri takipte
on top of (someone or something)
expr.
189
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili kararsız
up in the air about (someone or something)
expr.
190
Deyim
(biriyle/bir şeyle) ilgili muallakta
up in the air about (someone or something)
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of biriyle/bir şeyle ilgili
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy