bir şey ile - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir şey ile



"bir şey ile" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şey ile wherewith zm.
bir şey ile wherewithal zm.

"bir şey ile" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 202 sonuç

Türkçe İngilizce
General
hepsi belirli bir mesele veya iş ile bağlantılı olan şey the whole concern i.
belirli bir kişi, nesne ya da makam ile yakından ilişkili olan şey attribute i.
başka bir şey ile karıştırma confusion i.
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey connascence i.
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey connascency i.
(kendini bir şey ile) öne çıkarma disportment [obsolete] i.
(biri, bir şey ile) uğraşma disposition i.
biri veya bir şey ile kendini tanımlama self-identification i.
bir şey ile övünmek pride oneself on something f.
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak gorge oneself on f.
birini bir şey ile durmadan tehdit etmek hold a thing over someone f.
bir hobi olarak (bir şey) ile ilgilenmek fool around with f.
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek submit a bid f.
bir şey ile bütünleşmek commune with something f.
birini bir şey ile meşgul etmek busy someone with someone or something f.
bir şey ile meşgul olmak busy oneself with someone or something f.
bir şey ile sıkıca birleştirmek dovetail with something f.
bir şey ile büyülemek enchant someone with something f.
birini bir şey ile meşgul etmek engage someone in something f.
bir şey ile zenginleştirmek enrich with something f.
birini bir şey ile meşgul etmek engross someone in something f.
birini bir şey ile büyülemek enthrall someone with something f.
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak gorge oneself with something f.
kendine jilet atmak/kendini bir şey ile kesmek self-cut f.
birini bir şey ile suçlamak accuse someone of something f.
el ile uzanarak bir şey vermek rax f.
(bir şey ile) dolu olmak abound with f.
bir şey ile dolu olmak be littered with f.
sivri bir şey ile delmek jag f.
(bir şey ile) kaplanmak break out f.
(nesneyi) bir şey ile çarpıştırmak clap f.
(bir şey ile bir şeyin) üzerinden geçmek override f.
(kendini bir şey ile) öne çıkarmak disport f.
(bir şey ile) tıka basa doldurmak gavage f.
(bir şey ile) dolup taşmak stink f.
bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan bir şey ile ilgili hang-on s.
bir şey ile aşırı ilgili olan haunted s.
bir şey ile dolu lousy s.
(bir şey ile) aynı olan coterminous s.
bir şey ile tutarlı self-consistent s.
bir şey ile çelişmeyen self-consistent s.
(bir şey) ile kaplanmış in ed.
zihni bir şey ile dolu olan kimse head snk.
(belirli bir şey ile) ilişkili şey anlamına gelen son ek -ia snk.
bir şey ile bağlantılı faaliyet anlamına gelen son ek -ing snk.
bir şey ile bağlantılı süreç anlamına gelen son ek -ing snk.
belirli bir konsept ile ilgili şey anlamına gelen son ek -ing snk.
belirli bir kavram ile ilgili şey anlamına gelen son ek -ing snk.
(belirtilen) şey, özellik, durum veya eylem ile nitelenen anlamını veren bir son ek -some snk.
Phrasals
(birini bir şey) ile büyülemek beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile etkisi altına almak beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile avucuna almak beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile avucunun içine almak beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile eğlendirmek beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile avutmak beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile oyalamak beguile (someone) with (something) f.
(birine bir şey ile) hoşça vakit geçirtmek beguile (someone) with (something) f.
(birini bir şey) ile büyülemek beguile someone with something f.
(birini bir şey) ile etkisi altına almak beguile someone with something f.
(birini bir şey) ile avucuna almak beguile someone with something f.
(birini bir şey) ile avucunun içine almak beguile someone with something f.
(birini bir şey) ile eğlendirmek beguile someone with something f.
(birini bir şey) ile avutmak beguile someone with something f.
(birini bir şey) ile oyalamak beguile someone with something f.
(birine bir şey ile) hoşça vakit geçirtmek beguile someone with something f.
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile kaplamak coat (someone or something) with (something) f.
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile bürümek coat (someone or something) with (something) f.
birini ya da bir şeyi bir şey ile kaplamak coat someone or something with something f.
birini ya da bir şeyi bir şey ile bürümek coat someone or something with something f.
(bir şeyi bir şey) ile karşılaştırmak collate (something) with (something) f.
(biri ya da bir şey) ile entrika çevirmek collude with (someone or something) f.
biri ya da bir şey ile entrika çevirmek collude with someone or something f.
birini ya da bir şeyi bir şey ile kirletmek contaminate someone or something with something f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak throw something together f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak toss something together f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak slap something together f.
birini bir şey ile meşgul etmek occupy someone with something f.
bir şey ile oynamak diddle with something f.
birini bir şey ile şımartmak indulge someone with something f.
birini bir şey ile zehirlemek poison someone with something f.
birisini bir şey ile teselli etmek console someone with something f.
birisini bir şey ile savunmak defend someone with something f.
birini bir şey ile kandırmak/ayartmak tempt someone with something f.
birine bir şey ile vurmak strike someone or something with something f.
birisini bir şey ile kandırmak deceive someone with something f.
birini bir şey ile yollamak/göndermek send someone away with something f.
bir şey ile çeşnilendirmek season something with something f.
birini bir şey ile kandırmak/ayartmak entice someone with something f.
birini bir şey ile oyalamak occupy someone with something f.
bir şey ile oynamak play with something f.
bir şey ile idare etmek/idareli olmak scrape along on something f.
birine bir şey ile vurmak hit someone with something f.
bir şeyi bir şey ile aydınlatmak illuminate something with something f.
birini bir şey ile ödüllendirmek reward someone with something f.
bir şey ile tıka basa dolmak/şişmek bulge with something f.
bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak seize someone with something f.
birini (taktığı/giydiği) bir şey ile tanımak identify someone by something f.
birini bir şey ile ilgili azarlamak scold someone about something f.
bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak grab someone with something f.
bir şey ile idare etmek/idareli olmak scrape along with something f.
birisini bir şey ile kandırmak delude someone with something f.
birini bir şey (fikir) ile doldurmak imbue someone with something f.
bir şey ile baş etmek cope with something f.
bir şey ile başa çıkmak cope with something f.
birini bir şey ile alaya almak taunt someone with something f.
posta ile birine bir yerden bir şey göndermek mail something from some place f.
posta ile birine bir şey göndermek mail something to someone f.
(maça/oyuna) bir şey ile başlamak lead with something f.
(bir şey ile) misilleme yapmak counter with something f.
(bir şey ile) karşılık vermek counter with something f.
(biri/bir şey ile) uğraşmaya başlamak start in on someone or something f.
(bir şey ile) yormak/bezdirmek weary with f.
(bir şey ile) paniğe kapılmasına neden olmak panic someone by something f.
yeni bir şey ile ilgili birinin görüşlerine başvurmak try something on with someone f.
(birini bir şey ile) aynı kefeye koymak equate someone with something f.
(birisi ya da bir şey) ile doldurmak cram with (someone or something) f.
birini bir şey ile eleştirmek criticize someone for something f.
bir şeyi başka bir şey ile uyuşturmak deaden something with something f.
birini ya da bir şeyi bir şey ile boğmak deluge someone or something with something f.
(biri/bir şey) ile ilgili üzüntüsünü/acısını dile getirmek weep for (someone or something) f.
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak interface someone or something with someone or something f.
(biri/bir şey ile biri bir şey) arasında koşturmak run from (someone or something) to (someone or something f.
bir şey ile gitmek belong with f.
eski bir şeyi yeni bir şey ile birleştirmek vamp up f.
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek fortify (someone or something) against (something) with (something) f.
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak fortify (someone or something) against (something) with (something) f.
(biri ya da bir şey) ile sürtüşmek rub (up) against (someone or something) f.
(bir şey ile) sürüklenmek carry someone along (with something) f.
bir şey ile eş anlamlı olmak amount to something f.
bir şey ile eş anlamlı olmak amount to something f.
ile (bir şey) ayarlamak arrange (something) with f.
ile (bir şey) planlamak arrange (something) with f.
ile (bir şey) düzenlemek arrange (something) with f.
ile (bir şey) organize etmek arrange (something) with f.
ile (bir şey) tertip etmek arrange (something) with f.
ile bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek arrange with f.
bir şey ile meşgul olmak have on f.
(birini bir şey) ile eleştirmek criticize (one) for (something) f.
(bir şey) ile haşır neşir olmak deal in (something) f.
(bir şey) ile çalışmak deal in (something) f.
(birini/bir şeyi bir şey) ile tanımak identify (someone or something) by (something) f.
posta ile (birine) bir şey göndermek mail (something) to (one) f.
ile (bir şey) demek istemek mean by f.
ile (bir şey) kastetmek mean by f.
ile birlikte bir şey sürmek ride with f.
Phrases
(biri/bir şey) ile ilgili olarak so far as (someone or something) is concerned expr.
Colloquial
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından between (someone or something) and (someone or something else) expr.
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasında between (someone or something) and (someone or something else) expr.
Idioms
ağzına kadar (bir şey) ile dolu full to the brim with (something) i.
bir şey ile aklını bozmak have a bee in the bonnet f.
bir şey ile çelişmek run counter to something f.
bir şey ile ters düşmek be counter to something f.
bir şey ile ters düşmek go counter to f.
bir şey ile çelişmek be counter to something f.
bir şey ile çelişmek go counter to f.
bir şey ile ters düşmek run counter to something f.
bir şey ile ilgili şikayeti olmak have a beef with something f.
birini bir şey ile rahatsız/huzursuz etmek hassle someone about something f.
bir şey ile ilgili her şeyi bilmek know all the angles f.
bir şey ile yatıp onunla kalkmak hot on something f.
bir şey ile aklını bozmak have a bee in one's bonnet f.
birini bir şey ile şarta bağlamak get enmeshed in a web of one's own spinning f.
birini bir şey ile rahatsız/huzursuz etmek hassle someone with something f.
bir şey ile meşgul olmak fuss with something f.
bir şey ile bağlarını koparmış olmak be cut adrift f.
bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak have to live with something f.
birinin önünü bir şey ile tıkamak put something in the way of someone f.
kendini bir şey ile şımartmak treat oneself with something f.
tatlı dil ile birini bir şey yapmaya ikna etmek sweet-talk somebody into doing something f.
(kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek learn to live with something f.
(özellikle bir kitabın) (içinde) ile ilgili herhangi bir şey (bilgi) olmamak have nothing on someone or something f.
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek wear (one's particular profession's) hat f.
ile bir şey yaşamak have a brush with f.
doğrudan (birisi ya da bir şey) ile uğraşmak yerine üslerine yönelmek go above (someone or something) f.
dış dünya ile ilgisiz/ilişiksiz olarak bir şey yapmak do something in a vacuum f.
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak work miracles (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak work miracles (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak work wonders (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak work wonders (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak do wonders (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak do wonders (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak do miracles (for/on/with somebody/something) f.
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak do miracles (for/on/with somebody/something) f.
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak hear the end/the last of somebody/something f.
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak see the end/the last of somebody/something f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak knock something together f.
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak throw something together f.
(bir şey) ile ilgili yardım etmek lend a hand with (something) f.
(bir şey) ile ilgilenmeyi bırakmak turn away from something f.
(bir şey ile) kafasını dağıtmak take your mind off f.
(bir şey) ile ilgili sert/katı bir tavır takınmak take a stand on (something) f.
(bir şey) ile ilgili tutumundan vazgeçmemek take a stand on (something) f.
ile birlikte/beraber bir şey yapmak throw in with f.
bir şey ile süslenmiş/ bezenmiş/dekore edilmiş graced with something s.
bir şey ile dolu chock full of something expr.
(bir şey ile) dolup taşmış up to the ears expr.
Psychology
bir şey ile kafayı bozmuş fixated s.
Chemistry
tiyosülfürik asitten türetilmiş herhangi bir şey ile ilgili thiosulphuric s.
tiyosülfürik asitten türetilmiş herhangi bir şey ile ilgili thiosulfuric s.
bir şey ile izometrik, polimerik veya ilgili olan anlamı veren bir ön ek meta- ök.
Linguistics
önceden bahsedilen bir şey ile ona atıfta bulunan zamir arasındaki ilişki anaphoric relation i.
Latin
belirsiz bir şeyin daha belirsiz bir şey ile açıklanması ignotum per ignotius i.