Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
bir şey ile
"bir şey ile"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir şey ile
wherewith
zm.
2
Genel
bir şey ile
wherewithal
zm.
"bir şey ile"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 202 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
hepsi belirli bir mesele veya iş ile bağlantılı olan şey
the whole concern
i.
2
Genel
belirli bir kişi, nesne ya da makam ile yakından ilişkili olan şey
attribute
i.
3
Genel
başka bir şey ile karıştırma
confusion
i.
4
Genel
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey
connascence
i.
5
Genel
(bir diğeri ile) birlikte doğan şey
connascency
i.
6
Genel
(kendini bir şey ile) öne çıkarma
disportment [obsolete]
i.
7
Genel
(biri, bir şey ile) uğraşma
disposition
i.
8
Genel
biri veya bir şey ile kendini tanımlama
self-identification
i.
9
Genel
bir şey ile övünmek
pride oneself on something
f.
10
Genel
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak
gorge oneself on
f.
11
Genel
birini bir şey ile durmadan tehdit etmek
hold a thing over someone
f.
12
Genel
bir hobi olarak (bir şey) ile ilgilenmek
fool around with
f.
13
Genel
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek
submit a bid
f.
14
Genel
bir şey ile bütünleşmek
commune with something
f.
15
Genel
birini bir şey ile meşgul etmek
busy someone with someone or something
f.
16
Genel
bir şey ile meşgul olmak
busy oneself with someone or something
f.
17
Genel
bir şey ile sıkıca birleştirmek
dovetail with something
f.
18
Genel
bir şey ile büyülemek
enchant someone with something
f.
19
Genel
birini bir şey ile meşgul etmek
engage someone in something
f.
20
Genel
bir şey ile zenginleştirmek
enrich with something
f.
21
Genel
birini bir şey ile meşgul etmek
engross someone in something
f.
22
Genel
birini bir şey ile büyülemek
enthrall someone with something
f.
23
Genel
midesini bir şey ile tıka basa doldurmak
gorge oneself with something
f.
24
Genel
kendine jilet atmak/kendini bir şey ile kesmek
self-cut
f.
25
Genel
birini bir şey ile suçlamak
accuse someone of something
f.
26
Genel
el ile uzanarak bir şey vermek
rax
f.
27
Genel
(bir şey ile) dolu olmak
abound with
f.
28
Genel
bir şey ile dolu olmak
be littered with
f.
29
Genel
sivri bir şey ile delmek
jag
f.
30
Genel
(bir şey ile) kaplanmak
break out
f.
31
Genel
(nesneyi) bir şey ile çarpıştırmak
clap
f.
32
Genel
(bir şey ile bir şeyin) üzerinden geçmek
override
f.
33
Genel
(kendini bir şey ile) öne çıkarmak
disport
f.
34
Genel
(bir şey ile) tıka basa doldurmak
gavage
f.
35
Genel
(bir şey ile) dolup taşmak
stink
f.
36
Genel
bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan bir şey ile ilgili
hang-on
s.
37
Genel
bir şey ile aşırı ilgili olan
haunted
s.
38
Genel
bir şey ile dolu
lousy
s.
39
Genel
(bir şey ile) aynı olan
coterminous
s.
40
Genel
bir şey ile tutarlı
self-consistent
s.
41
Genel
bir şey ile çelişmeyen
self-consistent
s.
42
Genel
(bir şey) ile kaplanmış
in
ed.
43
Genel
zihni bir şey ile dolu olan kimse
head
snk.
44
Genel
(belirli bir şey ile) ilişkili şey anlamına gelen son ek
-ia
snk.
45
Genel
bir şey ile bağlantılı faaliyet anlamına gelen son ek
-ing
snk.
46
Genel
bir şey ile bağlantılı süreç anlamına gelen son ek
-ing
snk.
47
Genel
belirli bir konsept ile ilgili şey anlamına gelen son ek
-ing
snk.
48
Genel
belirli bir kavram ile ilgili şey anlamına gelen son ek
-ing
snk.
49
Genel
(belirtilen) şey, özellik, durum veya eylem ile nitelenen anlamını veren bir son ek
-some
snk.
Phrasals
50
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile büyülemek
beguile (someone) with (something)
f.
51
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile etkisi altına almak
beguile (someone) with (something)
f.
52
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile avucuna almak
beguile (someone) with (something)
f.
53
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile avucunun içine almak
beguile (someone) with (something)
f.
54
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile eğlendirmek
beguile (someone) with (something)
f.
55
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile avutmak
beguile (someone) with (something)
f.
56
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile oyalamak
beguile (someone) with (something)
f.
57
Öbek Fiiller
(birine bir şey ile) hoşça vakit geçirtmek
beguile (someone) with (something)
f.
58
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile büyülemek
beguile someone with something
f.
59
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile etkisi altına almak
beguile someone with something
f.
60
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile avucuna almak
beguile someone with something
f.
61
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile avucunun içine almak
beguile someone with something
f.
62
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile eğlendirmek
beguile someone with something
f.
63
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile avutmak
beguile someone with something
f.
64
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile oyalamak
beguile someone with something
f.
65
Öbek Fiiller
(birine bir şey ile) hoşça vakit geçirtmek
beguile someone with something
f.
66
Öbek Fiiller
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile kaplamak
coat (someone or something) with (something)
f.
67
Öbek Fiiller
(birini ya da bir şeyi bir şey) ile bürümek
coat (someone or something) with (something)
f.
68
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi bir şey ile kaplamak
coat someone or something with something
f.
69
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi bir şey ile bürümek
coat someone or something with something
f.
70
Öbek Fiiller
(bir şeyi bir şey) ile karşılaştırmak
collate (something) with (something)
f.
71
Öbek Fiiller
(biri ya da bir şey) ile entrika çevirmek
collude with (someone or something)
f.
72
Öbek Fiiller
biri ya da bir şey ile entrika çevirmek
collude with someone or something
f.
73
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi bir şey ile kirletmek
contaminate someone or something with something
f.
74
Öbek Fiiller
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something together
f.
75
Öbek Fiiller
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
toss something together
f.
76
Öbek Fiiller
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
slap something together
f.
77
Öbek Fiiller
birini bir şey ile meşgul etmek
occupy someone with something
f.
78
Öbek Fiiller
bir şey ile oynamak
diddle with something
f.
79
Öbek Fiiller
birini bir şey ile şımartmak
indulge someone with something
f.
80
Öbek Fiiller
birini bir şey ile zehirlemek
poison someone with something
f.
81
Öbek Fiiller
birisini bir şey ile teselli etmek
console someone with something
f.
82
Öbek Fiiller
birisini bir şey ile savunmak
defend someone with something
f.
83
Öbek Fiiller
birini bir şey ile kandırmak/ayartmak
tempt someone with something
f.
84
Öbek Fiiller
birine bir şey ile vurmak
strike someone or something with something
f.
85
Öbek Fiiller
birisini bir şey ile kandırmak
deceive someone with something
f.
86
Öbek Fiiller
birini bir şey ile yollamak/göndermek
send someone away with something
f.
87
Öbek Fiiller
bir şey ile çeşnilendirmek
season something with something
f.
88
Öbek Fiiller
birini bir şey ile kandırmak/ayartmak
entice someone with something
f.
89
Öbek Fiiller
birini bir şey ile oyalamak
occupy someone with something
f.
90
Öbek Fiiller
bir şey ile oynamak
play with something
f.
91
Öbek Fiiller
bir şey ile idare etmek/idareli olmak
scrape along on something
f.
92
Öbek Fiiller
birine bir şey ile vurmak
hit someone with something
f.
93
Öbek Fiiller
bir şeyi bir şey ile aydınlatmak
illuminate something with something
f.
94
Öbek Fiiller
birini bir şey ile ödüllendirmek
reward someone with something
f.
95
Öbek Fiiller
bir şey ile tıka basa dolmak/şişmek
bulge with something
f.
96
Öbek Fiiller
bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak
seize someone with something
f.
97
Öbek Fiiller
birini (taktığı/giydiği) bir şey ile tanımak
identify someone by something
f.
98
Öbek Fiiller
birini bir şey ile ilgili azarlamak
scold someone about something
f.
99
Öbek Fiiller
bir şey ile (kol vb) birini tutmak/yakalamak
grab someone with something
f.
100
Öbek Fiiller
bir şey ile idare etmek/idareli olmak
scrape along with something
f.
101
Öbek Fiiller
birisini bir şey ile kandırmak
delude someone with something
f.
102
Öbek Fiiller
birini bir şey (fikir) ile doldurmak
imbue someone with something
f.
103
Öbek Fiiller
bir şey ile baş etmek
cope with something
f.
104
Öbek Fiiller
bir şey ile başa çıkmak
cope with something
f.
105
Öbek Fiiller
birini bir şey ile alaya almak
taunt someone with something
f.
106
Öbek Fiiller
posta ile birine bir yerden bir şey göndermek
mail something from some place
f.
107
Öbek Fiiller
posta ile birine bir şey göndermek
mail something to someone
f.
108
Öbek Fiiller
(maça/oyuna) bir şey ile başlamak
lead with something
f.
109
Öbek Fiiller
(bir şey ile) misilleme yapmak
counter with something
f.
110
Öbek Fiiller
(bir şey ile) karşılık vermek
counter with something
f.
111
Öbek Fiiller
(biri/bir şey ile) uğraşmaya başlamak
start in on someone or something
f.
112
Öbek Fiiller
(bir şey ile) yormak/bezdirmek
weary with
f.
113
Öbek Fiiller
(bir şey ile) paniğe kapılmasına neden olmak
panic someone by something
f.
114
Öbek Fiiller
yeni bir şey ile ilgili birinin görüşlerine başvurmak
try something on with someone
f.
115
Öbek Fiiller
(birini bir şey ile) aynı kefeye koymak
equate someone with something
f.
116
Öbek Fiiller
(birisi ya da bir şey) ile doldurmak
cram with (someone or something)
f.
117
Öbek Fiiller
birini bir şey ile eleştirmek
criticize someone for something
f.
118
Öbek Fiiller
bir şeyi başka bir şey ile uyuşturmak
deaden something with something
f.
119
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi bir şey ile boğmak
deluge someone or something with something
f.
120
Öbek Fiiller
(biri/bir şey) ile ilgili üzüntüsünü/acısını dile getirmek
weep for (someone or something)
f.
121
Öbek Fiiller
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak
interface someone or something with someone or something
f.
122
Öbek Fiiller
(biri/bir şey ile biri bir şey) arasında koşturmak
run from (someone or something) to (someone or something
f.
123
Öbek Fiiller
bir şey ile gitmek
belong with
f.
124
Öbek Fiiller
eski bir şeyi yeni bir şey ile birleştirmek
vamp up
f.
125
Öbek Fiiller
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek
fortify (someone or something) against (something) with (something)
f.
126
Öbek Fiiller
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak
fortify (someone or something) against (something) with (something)
f.
127
Öbek Fiiller
(biri ya da bir şey) ile sürtüşmek
rub (up) against (someone or something)
f.
128
Öbek Fiiller
(bir şey ile) sürüklenmek
carry someone along (with something)
f.
129
Öbek Fiiller
bir şey ile eş anlamlı olmak
amount to something
f.
130
Öbek Fiiller
bir şey ile eş anlamlı olmak
amount to something
f.
131
Öbek Fiiller
ile (bir şey) ayarlamak
arrange (something) with
f.
132
Öbek Fiiller
ile (bir şey) planlamak
arrange (something) with
f.
133
Öbek Fiiller
ile (bir şey) düzenlemek
arrange (something) with
f.
134
Öbek Fiiller
ile (bir şey) organize etmek
arrange (something) with
f.
135
Öbek Fiiller
ile (bir şey) tertip etmek
arrange (something) with
f.
136
Öbek Fiiller
ile bir şey hazırlamak/planlamak/organize etmek
arrange with
f.
137
Öbek Fiiller
bir şey ile meşgul olmak
have on
f.
138
Öbek Fiiller
(birini bir şey) ile eleştirmek
criticize (one) for (something)
f.
139
Öbek Fiiller
(bir şey) ile haşır neşir olmak
deal in (something)
f.
140
Öbek Fiiller
(bir şey) ile çalışmak
deal in (something)
f.
141
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi bir şey) ile tanımak
identify (someone or something) by (something)
f.
142
Öbek Fiiller
posta ile (birine) bir şey göndermek
mail (something) to (one)
f.
143
Öbek Fiiller
ile (bir şey) demek istemek
mean by
f.
144
Öbek Fiiller
ile (bir şey) kastetmek
mean by
f.
145
Öbek Fiiller
ile birlikte bir şey sürmek
ride with
f.
Phrases
146
İfadeler
(biri/bir şey) ile ilgili olarak
so far as (someone or something) is concerned
expr.
Colloquial
147
Konuşma Dili
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasından
between (someone or something) and (someone or something else)
expr.
148
Konuşma Dili
(biri /bir şey) ile (biri/bir şey) arasında
between (someone or something) and (someone or something else)
expr.
Idioms
149
Deyim
ağzına kadar (bir şey) ile dolu
full to the brim with (something)
i.
150
Deyim
bir şey ile aklını bozmak
have a bee in the bonnet
f.
151
Deyim
bir şey ile çelişmek
run counter to something
f.
152
Deyim
bir şey ile ters düşmek
be counter to something
f.
153
Deyim
bir şey ile ters düşmek
go counter to
f.
154
Deyim
bir şey ile çelişmek
be counter to something
f.
155
Deyim
bir şey ile çelişmek
go counter to
f.
156
Deyim
bir şey ile ters düşmek
run counter to something
f.
157
Deyim
bir şey ile ilgili şikayeti olmak
have a beef with something
f.
158
Deyim
birini bir şey ile rahatsız/huzursuz etmek
hassle someone about something
f.
159
Deyim
bir şey ile ilgili her şeyi bilmek
know all the angles
f.
160
Deyim
bir şey ile yatıp onunla kalkmak
hot on something
f.
161
Deyim
bir şey ile aklını bozmak
have a bee in one's bonnet
f.
162
Deyim
birini bir şey ile şarta bağlamak
get enmeshed in a web of one's own spinning
f.
163
Deyim
birini bir şey ile rahatsız/huzursuz etmek
hassle someone with something
f.
164
Deyim
bir şey ile meşgul olmak
fuss with something
f.
165
Deyim
bir şey ile bağlarını koparmış olmak
be cut adrift
f.
166
Deyim
bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak
have to live with something
f.
167
Deyim
birinin önünü bir şey ile tıkamak
put something in the way of someone
f.
168
Deyim
kendini bir şey ile şımartmak
treat oneself with something
f.
169
Deyim
tatlı dil ile birini bir şey yapmaya ikna etmek
sweet-talk somebody into doing something
f.
170
Deyim
(kötü/olumsuz bir şey) ile yaşamayı öğrenmek
learn to live with something
f.
171
Deyim
(özellikle bir kitabın) (içinde) ile ilgili herhangi bir şey (bilgi) olmamak
have nothing on someone or something
f.
172
Deyim
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek
wear (one's particular profession's) hat
f.
173
Deyim
ile bir şey yaşamak
have a brush with
f.
174
Deyim
doğrudan (birisi ya da bir şey) ile uğraşmak yerine üslerine yönelmek
go above (someone or something)
f.
175
Deyim
dış dünya ile ilgisiz/ilişiksiz olarak bir şey yapmak
do something in a vacuum
f.
176
Deyim
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
work miracles (for/on/with somebody/something)
f.
177
Deyim
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
work miracles (for/on/with somebody/something)
f.
178
Deyim
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
work wonders (for/on/with somebody/something)
f.
179
Deyim
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
work wonders (for/on/with somebody/something)
f.
180
Deyim
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
do wonders (for/on/with somebody/something)
f.
181
Deyim
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
do wonders (for/on/with somebody/something)
f.
182
Deyim
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak
do miracles (for/on/with somebody/something)
f.
183
Deyim
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak
do miracles (for/on/with somebody/something)
f.
184
Deyim
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak
hear the end/the last of somebody/something
f.
185
Deyim
(birisi/bir şey ile yeniden) uğraşmak zorunda/durumunda kalmamak
see the end/the last of somebody/something
f.
186
Deyim
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
knock something together
f.
187
Deyim
acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something together
f.
188
Deyim
(bir şey) ile ilgili yardım etmek
lend a hand with (something)
f.
189
Deyim
(bir şey) ile ilgilenmeyi bırakmak
turn away from something
f.
190
Deyim
(bir şey ile) kafasını dağıtmak
take your mind off
f.
191
Deyim
(bir şey) ile ilgili sert/katı bir tavır takınmak
take a stand on (something)
f.
192
Deyim
(bir şey) ile ilgili tutumundan vazgeçmemek
take a stand on (something)
f.
193
Deyim
ile birlikte/beraber bir şey yapmak
throw in with
f.
194
Deyim
bir şey ile süslenmiş/ bezenmiş/dekore edilmiş
graced with something
s.
195
Deyim
bir şey ile dolu
chock full of something
expr.
196
Deyim
(bir şey ile) dolup taşmış
up to the ears
expr.
Psychology
197
Psikoloji
bir şey ile kafayı bozmuş
fixated
s.
Chemistry
198
Kimya
tiyosülfürik asitten türetilmiş herhangi bir şey ile ilgili
thiosulphuric
s.
199
Kimya
tiyosülfürik asitten türetilmiş herhangi bir şey ile ilgili
thiosulfuric
s.
200
Kimya
bir şey ile izometrik, polimerik veya ilgili olan anlamı veren bir ön ek
meta-
ök.
Linguistics
201
Dilbilim
önceden bahsedilen bir şey ile ona atıfta bulunan zamir arasındaki ilişki
anaphoric relation
i.
Latin
202
Latince
belirsiz bir şeyin daha belirsiz bir şey ile açıklanması
ignotum per ignotius
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir şey ile
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy