| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Psychology | ||||
| Psikoloji | biodiversity i. | biyolojik çeşitlilik | ||
|
We already have the birds and habitats directives, which enable us to preserve a part of our biodiversity. Biyolojik çeşitliliğimizin bir bölümünü korumamızı sağlayan kuşlar ve habitatlar direktifleri zaten elimizdedir. More Sentences |
||||
| Biology | ||||
| Biyoloji | biodiversity i. | biyo-çesitlilik | ||
|
The protection of biodiversity is one of our most important, but also one of our most difficult, tasks. Biyoçeşitliliğin korunması en önemli ama aynı zamanda en zor görevlerimizden biridir. More Sentences |
||||
| Biyoloji | biodiversity i. | biyolojik çeşitlilik | ||
|
The cultivation of genetically modified crops presents well documented risks to biodiversity. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin yetiştirilmesi biyolojik çeşitlilik açısından iyi belgelenmiş riskler arz etmektedir. More Sentences |
||||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Politics | ||||
| Siyasal | loss of biodiversity i. | biyolojik çeşitlilik kaybı | ||
|
It has not been agreed worldwide that we will put an end to the loss of biodiversity by 2010. 2010 yılına kadar biyolojik çeşitlilik kaybına son vereceğimiz konusunda dünya çapında bir mutabakata varılmamıştır. More Sentences |
||||
| Siyasal | intergovernmental platform on biodiversity and ecosystem services i. | biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri hükümetlerarası platformu | ||
| Biology | ||||
| Biyoloji | biodiversity-based s. | biyoçeşitlilik tabanlı | ||
| Environment | ||||
| Çevre | biodiversity conservation i. | biyolojik çeşitliliğin korunması | ||
| Çevre | biodiversity conservation i. | biyoçeşitliliğin korunması | ||
| Çevre | key biodiversity area (kba) i. | önemli doğa alanı (öda) | ||
