appetite - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

appetite

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"appetite" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 8 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
appetite i. iştah
General
appetite i. arzu
appetite i. istek
appetite i. şehvet
appetite i. iştah
appetite i. hırs
appetite i. heves
Gastronomy
appetite i. iştah

"appetite" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 81 sonuç

İngilizce Türkçe
General
lack of appetite for sex i. cinsel isteksizlik
loss of appetite i. iştahsızlık
loss of appetite i. iştah kaybı
diminishing appetite i. iştah kaybı
poor appetite i. iştah kaybı
loss of appetite i. iştah azalması
poor appetite i. iştah azalması
diminishing appetite i. iştah azalması
absence of sexual appetite i. cinsel soğukluk
sexual appetite i. cinsel iştah
absence of sexual appetite i. cinsel isteksizlik
the appetite for democracy i. demokrasi arzusu
the appetite for democracy i. demokrasi isteği
absence of appetite i. iştahsızlık
lack of appetite i. iştahsızlık
healthy appetite i. sağlıklı iştah
whet one's appetite f. iştahını açmak
arouse somebody's appetite f. imrendirmek
whet someone's appetite f. birinin iştahını açmak
lose one's appetite f. boğazına dizilmek
lose one's appetite f. iştahı kesilmek
arouse one's appetite f. ağzına bir parmak bal çalmak
give an edge to one's appetite f. iştahını açmak
increase one's appetite f. iştahını açmak
lose one's appetite f. iştahı kapanmak
lose one's appetite f. iştahı kaçmak
whet someone's appetite f. iştahını kabartmak
have an appetite for success f. başarıya aç olmak
increase one's appetite f. iştahını artırmak
whet appetite f. iştah kabartmak
spoil one's appetite f. iştahını kapatmak
with great appetite zf. aç kurt gibi
good appetite ünl. afiyet olsun
Proverb
appetite comes with eating iştah yedikçe açılır
Colloquial
develop an appetite f. acıkmak
work up an appetite f. acıkmak
Idioms
whet someone's appetite f. ağzını sulandırmak
have a hearty appetite f. boğazına düşkün olmak
have an appetite for something f. bir şeye aç olmak
work up an appetite f. iştahı açılmak
work up an appetite f. iştah açmak
whet someone's appetite f. isteğini kabartmak
have a hearty appetite f. midesine düşkün olmak
work up an appetite f. karnını acıktırmak
have a hearty appetite f. yemeğe düşkün olmak
get up an appetite f. (özellikle bir şeyler yaptıktan sonra) iştahı açılmak
whet somebody's appetite f. birinin iştahını açmak
whet somebody's appetite f. birinin iştahını kabartmak
whet somebody's appetite f. birinin ağzını sulandırmak
whet somebody's appetite f. birinin isteğini kabartmak
whet somebody's appetite f. birinin ilgisini uyandırmak
have an appetite for f. -e aç olmak
lose appetite f. boğazına dizilmek
lose appetite f. iştahı kesilmek
lose appetite f. iştahı kapanmak
lose appetite f. iştahı kaçmak
Speaking
have a good appetite! ünl. afiyet olsun!
bon appetite! ünl. afiyet olsun!
bon appetite expr. afiyet olsun
she/he has no appetite expr. iştahı yok
Trade/Economic
risk appetite i. risk iştahı
Politics
risk appetite i. risk iştahı
Medical
canine appetite i. doymazlık
canine appetite i. yeme-çıkarma bağımlılığı
appetite suppressants i. iştah bastırıcılar
appetite disorders i. iştah bozuklukları
child with poor appetite i. iştahsız çocuk
increased appetite i. iştah artışı
depraved appetite i. (tebeşir, kül, kemik) anormal şeyleri aşerme
depraved appetite i. anormal şeyler yeme
depraved appetite i. jeofaji
depraved appetite i. toprak yeme
depraved appetite i. pika sendromu
appetite-stimulant s. iştah açıcı
appetite-stimulant s. iştah açan
appetite-stimulating s. iştah açıcı
appetite-stimulating s. iştah açan
with poor appetite s. iştahsız
appetite-suppressant s. iştah bastırıcı
appetite-suppressant s. iştah kesici
Pharmaceutics
appetite suppressant i. iştah kesici ilaç