İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | alibi i. | gerekçe |
Genel | alibi i. | suç mahallinden başka yerde |
Genel | alibi i. | suç anında başka yerde olduğu iddiası |
Genel | alibi i. | mazeret |
Genel | alibi i. | özür |
Genel | alibi i. | suç işlendiğinde başka yerde olduğunu kanıtlama |
Genel | alibi f. | mazeret uydurmak |
Law | ||
Hukuk | alibi i. | suçun işlenmesi anında başka yerde olma |
Hukuk | alibi i. | (sanığın) suçun işlendiği sırada başka yerde bulunduğunu belirten iddia |
Archaic | ||
Eski Kullanım | alibi zf. | başka yerde |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Idioms | ||
Deyim | alibi ike i. | mazeretçibaşı |
Deyim | alibi ike i. | bahanecibaşı |
Deyim | get for someone for an alibi f. | (polise vb) bir mazeret sunmak |
Law | ||
Hukuk | alibi witness i. | sanığın mazeret sunarken dayandığı tanık |
Hukuk | cast iron alibi i. | (suç işlediği zamanda başka yerde olduğunu gösteren) güçlü/sağlam gerekçe |
Military | ||
Askeri | alibi fire i. | mazeret atışı |
Latin | ||
Latince | et alibi zf. | ve başka yerde |