alıyor - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

alıyor



"alıyor" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Computer
alıyor receiving expr.

"alıyor" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 27 sonuç

Türkçe İngilizce
General
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserabilist i.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserabilist i.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserabilist i.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen kimse miserablist i.
hüzünlü şarkılar söyleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen şarkıcı miserablist i.
hüzünlü şarkılar dinleyip depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen dinleyici miserablist i.
çok fazla ilaç alıyor olmak be on a load of medication f.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserabilist s.
depresif olmaktan zevk alıyor gibi görünen miserablist s.
Colloquial
doğum kontrol hapı alıyor olmak be prepared f.
(biri) bu cesareti nereden alıyor/buluyor? where does (one) get the nerve? expr.
(biri) nereden cesaret alıyor/buluyor? where does (one) get the nerve? expr.
Idioms
gözünü güneş alıyor the sun is in someone's eyes expr.
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek alıyor/almış (one's) eyes are bigger than (one's) belly expr.
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor (one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr.
yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor one's eyes are bigger than stomach expr.
durum karışık bir hal alıyor the thick plottens expr.
Speaking
bir koku alıyor musun? do you smell something? expr.
durum karışık bir hal alıyor the plot thickens expr.
hangi ilaçları alıyor? what pills does she take? expr.
hala nefes alıyor he's still breathing expr.
öğretmenlikten keyif alıyor musun? do you enjoy teaching? expr.
nefes alıyor mu? is she/he breathing? expr.
Computer
dosyaları alıyor receiving files expr.
Slang
uyuşturucu/ilaç alıyor olmak be on f.
işler zor bir hal alıyor things are getting hairy expr.
durum sinir bozucu bir hal alıyor things are getting hairy expr.