(birine) karşı avantaj - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(birine) karşı avantaj



"(birine) karşı avantaj" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
(birine) karşı avantaj leg up on (one) i.

"(birine) karşı avantaj" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 62 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birine karşı avantaj sağlamak have an edge over somebody f.
birine karşı avantaj sağlamak have an advantage over somebody f.
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı bir avantaj elde etmek score off (someone or something) f.
Colloquial
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek have one up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak have one up on (someone or something) f.
(birine) karşı avantaj sahibi olmak have (something) on (one) f.
(birine) karşı bir avantaj sahibi olmak have (something) on (one) f.
Idioms
(birine/bir şeye) karşı avantaj an advantage over (someone or something) i.
(birine/bir şeye) karşı avantaj the advantage over (someone or something) i.
(birine/bir şeye) karşı avantaj an edge on (someone or something) i.
(birine/bir şeye) karşı avantaj the edge on (someone or something) i.
(birine/bir şeye) karşı avantaj an edge over (someone or something) i.
(birine/bir şeye) karşı avantaj the edge over (someone or something) i.
(başkasına karşı birine) haksız kazanç veya avantaj sağlamak stack the cards in the favor of (someone or something) f.
(birine veya bir şeye karşı) avantaj sağlamak get the advantage over (someone or something) f.
(birine veya bir şeye karşı) avantaj sağlamak have the advantage over (someone or something) f.
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek get the drop on (someone or something) f.
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek have the drop on (someone or something) f.
(birine) karşı avantaj kazanmak get a leg up on (someone) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get one up on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak get one up on (someone or something) f.
(birine başka birine karşı) avantaj/üstünlük kazandırmak give (one) a jump on (someone or something) f.
(birine başka birine karşı) avantaj/üstünlük kazandırmak give (one) the jump on (someone or something) f.
(birine) (bir şeye/birine) karşı avantaj sağlamak give (one) the inside track f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak have the wood on (someone or something) [australia/new zealand] f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal a march over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal a march over (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal a march upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal a march upon (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal the march over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal the march over (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal the march upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal the march upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get an edge on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get an edge on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get the edge on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the edge on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get an edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get an edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak get the edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the best of (someone or something) f.
birine/bir şeye karşı avantaj elde etmek get the better of somebody/something f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the jump on (someone or something) f.
(birine karşı) büyük avantaj sağlamak get/have/gain the upper hand (over somebody) f.
(birine/bir şeye karşı) büyük avantaj sağlamak get the upper hand on (someone or something) f.
(birine karşı) avantaj sahibi olmak, kazanmak, elde etmek get/have/gain the upper hand (over somebody) f.
(birine karşı) avantaj sağlamak get/have/gain the upper hand (over somebody) f.
(birine karşı) avantaj sağlamak, elde etmek get/have/hold the whip hand (over somebody) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak have an edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak have the edge over (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak have the edge on (someone or something) f.
birine/bir şeye karşı avantaj sağlamak have an edge on/over somebody/something f.
birine/bir şeye karşı avantaj sağlamak have the edge on/over somebody/something f.
(birine/bir şeye karşı) haksız avantaj sağlamak stack the deck (against) (someone or something) f.
hile yaparak (birine/bir şeye karşı) avantaj sağlamak stack the deck (against) (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı haksız avantaj sağlamak stack the odds against (someone or something) f.
hile yaparak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak stack the odds against (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal a march on (someone or something) f.
erken davranarak (birine/bir şeye) karşı avantaj sağlamak steal the march on (someone or something) f.
Slang
birine karşı sahip olunan avantaj/üstünlük drop i.
birine karşı avantaj sağlamak/elde etmek get the drop on someone f.