(bir şey) yaparken - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(bir şey) yaparken



"(bir şey) yaparken" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrases
(bir şey) yaparken in the act of (doing something) expr.

"(bir şey) yaparken" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 46 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birini yanlış bir şey yaparken yakalamak nab f.
kötü bir şey yaparken yakalamak catch out f.
(bir şey yaparken) destek almak have support in f.
bir şey yaparken yavaş davranmak tarry f.
bir şey yaparken hata yapmak make the mistake of doing something f.
Phrasals
kötü bir şey yaparken yakalamak catch (someone or something) in (something) f.
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak catch someone doing something f.
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak catch someone at something f.
(birini biriyle) yasadışı bir şey yaparken bulmak/basmak catch (one) with (someone) f.
Phrases
(bir şey yaparken) suçüstü in the act of (doing something) expr.
Colloquial
(birini bir şey yaparken) düşünmek picture (one) (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) hayal etmek picture (one) (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) gözünde canlandırmak picture (one) (doing something) f.
(bir daha) bir şey yaparken görülmemek not let someone catch someone doing something f.
(bir daha) bir şey yaparken yakalanmamak not let someone catch someone doing something f.
(birini bir şey yaparken) yakalamak catch (one) (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) basmak catch (one) (doing something) f.
Idioms
(yasak bir şey yaparken birine) yakalanmamak not let (someone) catch (one) (doing something) f.
(yasak bir şey yaparken birine) yakalanmamak not want to catch someone doing something f.
kendini bir şey yaparken bulmak (şaşkınlıkla) catch oneself doing something f.
kötü bir şey yaparken yakalamak catch on the hop f.
(birini bir şey yaparken yakalayarak) utanmasına neden olmak give someone a red face f.
(izinsiz bir şey yaparken birine) yakalanmamak not let (someone) catch (one) (doing something) f.
(bir şey yaparken) sınır tanımamak be not above (doing something) f.
bir şey yaparken sınır tanımamak not be above doing something f.
birini (bir şey yaparken) yakalamak catch someone in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) basmak catch someone in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) suçüstü yakalamak/basmak catch someone in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) iş üstünde yakalamak/basmak catch someone in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) yakalamak catch somebody in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) basmak catch somebody in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) suçüstü yakalamak/basmak catch somebody in the act (of doing something) f.
birini (bir şey yaparken) iş üstünde yakalamak/basmak catch somebody in the act (of doing something) f.
(birini bir şey yaparken) yakalamak catch (one) in the act of (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) basmak catch (one) in the act of (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) suçüstü yakalamak/basmak catch (one) in the act of (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) iş üstünde yakalamak/basmak catch (one) in the act of (doing something) f.
(birini) yasadışı bir şey yaparken yakalamak catch (one) with (one's) hand in the cookie jar f.
(kendini bir şey) yaparken bulmak end up doing f.
(bir daha bir şey) yaparken yakalanmamak not let catch doing f.
(bir daha bir şey) yaparken görülmemek not let catch doing f.
(yasak/izinsiz bir şey yaparken) yakalanmamak not let catch doing f.
(birini bir şey yaparken) görmek istememek not want to catch (one) (doing something) f.
(birini bir şey yaparken) yakalamak istememek not want to catch (one) (doing something) f.
yasadışı bir şey yaparken with (one's) hand in the cookie jar expr.
yasadışı bir şey yaparken with your hand in the cookie jar [us] expr.