öngören - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

öngören



"öngören" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
öngören prescriptive s.
öngören prevoyant s.

"öngören" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bilumum menkullerinin alacaklının alacağı ödeninceye kadar davacının eline teslimini öngören müzekkere elegit i.
temelde tahıl ve bakliyat tüketimine dayalı bir diyet uygulayarak uzun ve sağlıklı bir hayat yaşamayı öngören bir öğreti macrobiotics i.
adil ve makul kullanım şartıyla telifli eserlerin belirli kısımlarının telif izni alınmaksızın kullanılabileceğini öngören yasal doktrin fair use i.
öngören kimse foreshower i.
Trade/Economic
borsa grafikleri yapan ve piyasa trendlerini öngören uzman charterist i.
abd'de aile reisinin kadın olduğu, düşük gelirli ailelere yardımı öngören bir hükümet kuruluşu aid for families with dependent children i.
avrupa birliği ülkeleri arasında sınır denetimlerinin tümden kaldırılmasını öngören anlaşma schengen i.
bir şirketin başka bir eyalette faaliyet göstermesi durumunda vergilerin karşılıklı olacağını öngören kanun retaliatory statute i.
ipotekte veya taksitli satışlarda taksitlerden birisi zamanında ödenmezse tüm borcun hemen ödenmesini öngören hüküm acceleration clause i.
yararlanacak kişiye hayat boyu veya belirli süre boyunca taksitli olarak belli bir paranın ödenmesini öngören sigorta poliçesi annuity agreement i.
Law
anglo-amerikan hukukunda bazı anlaşmaların yazılı formda yapılması gerektiğini öngören kural statute of frauds i.
taksitlerden biri ödenmediğinde tüm borcun muaccel olmasını öngören madde acceleration clause i.
zorunlu psikiyatrik tedavi öngören yasalar psychiatric commitment laws i.
bir şahıs veya kuruluşun bir diğerine ait kişisel ve mali meseleleri yönetmesini öngören anlaşma conservatorship i.
ticari işletmenin bir diğerinin kontrolüne girmesini öngören anlaşma conservatorship i.
arazilerin kiracının tüm erkek çocukları arasında eşit olarak bölüşülmesini öngören mülkiyet hakkını ortadan kaldırmak disgavel [uk] f.
tedarikçiyle bu hususta sözleşme imzalamamış olsa bile, tüm üreticilerin ürünlerini tedarikçinin belirlediği asgari fiyattan az olmayacak şekilde satmaları gerektiğini öngören (yasal koşul veya hüküm) nonsigner s.
Politics
güney afrika cumhuriyeti'nde 1994 yılına kadar yürürlükte olan ve beyaz olmayan ırklar arasında yasal olarak bir ayrımı öngören politika apartheid i.
1928'de kabul edilen ve uluslararası silahsızlanmayı öngören sözleşme kellogbriand pact i.
Industry
çalışanların vergi öncesi maaşlarını vergi ertelemeli emeklilik planına koymalarını öngören plan salary reduction plan i.
Aeronautic
her taşıyıcının gökyüzünü sınırsız kullanımını öngören düşünce veya politika open skies i.
Logic
mantıksal yoksunluğu öngören privative [obsolete] s.
Sport
rakip ile ara açılıp galibiyetin garantilenmesi durumunda müsabakanın erken bitirilmesini öngören kural mercy rule i.