|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
eski roma'da çok büyük arazi |
latifundia i.
|
|
2 |
Genel |
çok eski zaman |
time immemorial i.
|
|
3 |
Genel |
çok eski olma |
antiquatedness i.
|
|
4 |
Genel |
çok eski olma |
antiquateness i.
|
|
5 |
Genel |
fikir danışılan çok deneyimli eski devlet adamı |
elder statesman i.
|
|
6 |
Genel |
fikir danışılan çok deneyimli eski politikacı kadın |
elder stateswoman i.
|
|
7 |
Genel |
eski tip çok küçük bir hesap makinesi |
minicalculator i.
|
|
8 |
Genel |
çok eski şey |
granddaddy i.
|
|
9 |
Genel |
eski halinden çok düşmüş olmak |
be a shadow of one's former self f.
|
|
10 |
Genel |
çok eski olmak |
be very old f.
|
|
11 |
Genel |
çok eski olmak |
be too old f.
|
|
|
12 |
Genel |
çok eski çağlarda var olan |
aboriginal s.
|
|
13 |
Genel |
çok eski bir zamandan kalma |
ancient s.
|
|
14 |
Genel |
çok eski çağlardan kalan |
aboriginal s.
|
|
15 |
Genel |
ataları çok eski çağlardan bu yana belirli bir yerde yaşamış olan |
aboriginal s.
|
|
16 |
Genel |
çok eski olarak |
immemorially zf.
|
|
17 |
Genel |
çok eski olarak |
venerably zf.
|
|
18 |
Genel |
çok eski bir şekilde |
anciently zf.
|
|
Phrases |
|
19 |
İfadeler |
çok eski zamanlardan bu yana |
from time immemorial expr.
|
|
20 |
İfadeler |
çok eski dönemlerden bu yana |
from time immemorial expr.
|
|
Colloquial |
|
21 |
Konuşma Dili |
çok eski bir şey |
old-timer i.
|
|
22 |
Konuşma Dili |
çok eski(ler)den beri |
from far in the past expr.
|
|
Idioms |
|
23 |
Deyim |
çok eski zaman |
the dim and distant past [brit] i.
|
|
24 |
Deyim |
çok eski bir numara |
the oldest trick in the book i.
|
|
25 |
Deyim |
çok eski zaman |
the (dim and) distant past i.
|
|
26 |
Deyim |
fikir danışılan çok deneyimli eski devlet adamı |
an elder statesman i.
|
|
27 |
Deyim |
çok eski zaman |
the distant past i.
|
|
28 |
Deyim |
bir işte çok eski olmak |
be the grand old man of something f.
|
|
29 |
Deyim |
çok uğraşarak tekrar eski iyi durumuna dönmek |
claw one's way back from something f.
|
|
30 |
Deyim |
çok eski olmak |
be (as) old as the hills f.
|
|
31 |
Deyim |
eski halinden çok düşmüş olmak |
be a shadow of (someone's or something's) former self f.
|
|
32 |
Deyim |
çok eski olmak |
be as old as methuselah f.
|
|
33 |
Deyim |
çok eski zamanlardan beri |
from time immemorial expr.
|
|
34 |
Deyim |
çok eskiden/eski zamanlardan beri |
since time immemorial expr.
|
|
35 |
Deyim |
çok eski zamanlardan beri |
since time out of mind expr.
|
|
36 |
Deyim |
çok eskiden/eski zamanlardan beri |
from/since time immemorial expr.
|
|
37 |
Deyim |
çok eski zamanlardan bu yana |
from/since time immemorial expr.
|
|
38 |
Deyim |
çok eski dönemlerden bu yana |
from/since time immemorial expr.
|
|
Speaking |
|
39 |
Konuşma |
çok eski(ler)den beri |
from way back expr.
|
|
Computer |
|
40 |
Bilgisayar |
dosya çok eski |
file is too old expr.
|
|
Automotive |
|
41 |
Otomotiv |
çok kaliteli, lüks ve prestijli eski bir ingiliz araba markası |
rolls-royce® i.
|
|
Mining |
|
42 |
Maden |
çok eski çağlardan beri mücevher olarak kullanılan bir taş türü |
lazuli i.
|
|
Astronomy |
|
43 |
Gökbilim |
çok eski galaksi |
ancient galaxy i.
|
|
Botanic |
|
44 |
Botanik |
gösterişli çiçekleri için yetiştirilen, eski dünya coğrafyasına ait çok yıllık bir bitki |
cheiranthus i.
|
|
45 |
Botanik |
eski dünya tropik bölgelerinde yetişen yoğun dallı çok yıllık çalılar |
cajanus i.
|
|
46 |
Botanik |
eski dünya'da (özellikle afrika'da) bulunan çok yıllık bir bitki cinsi |
anthericum i.
|
|
47 |
Botanik |
eski dünya'da (özellikle afrika'da) bulunan çok yıllık bir bitki cinsi |
genus anthericum i.
|
|
48 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
fragrant bedstraw (galium odoratum) i.
|
|
49 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
woodruff i.
|
|
50 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
waldmeister i.
|
|
51 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
sweet woodruff i.
|
|
|
52 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
asperula odorata i.
|
|
53 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
sweetscented bedstraw i.
|
|
54 |
Botanik |
küçük beyaz çiçekleri ve tatlandırıcı olarak kullanılan dar yaprakları olan kokulu çok yıllık bir eski dünya bitkisi |
wild baby's breath i.
|
|
55 |
Botanik |
turuncu-kırmızı çanakları ve güzel aromalı meyvesi olan, eski dünya'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki |
winter cherry (physalis alkekengi) i.
|
|
56 |
Botanik |
turuncu-kırmızı çanakları ve güzel aromalı meyvesi olan, eski dünya'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki |
bladder cherry (physalis alkekengi) i.
|
|
57 |
Botanik |
turuncu-kırmızı çanakları ve güzel aromalı meyvesi olan, eski dünya'ya özgü çok yıllık otsu bir bitki |
chinese lantern plant (physalis alkekengi) i.
|
|
58 |
Botanik |
geniş çayırlarda bulunan, eski dünya'ya özgü mor-mavi çiçekli çok yıllık bir ada çayı |
meadow clary (salvia pratensis) i.
|
|
59 |
Botanik |
eski dünya'nın kuzey kesimlerine özgü olup kuzey amerika'da da yetişen, mor-mavi çiçekler açan çok yıllık bir turnagagası |
meadow cranesbill (geranium pratense) i.
|
|
60 |
Botanik |
eski dünya'nın kuzey bölgelerine özgü olup kuzey amerika'da da yetişen, yem ve saman olarak kullanılan, ipeksi çiçekleri olan çok yıllık bir çim |
alopecurus pratensis i.
|
|
61 |
Botanik |
geniş çayırlarda bulunan, eski dünya'ya özgü mor-mavi çiçekli çok yıllık bir ada çayı |
meadow sage i.
|
|
Literature |
|
62 |
Edebiyat |
eski hindistan'da rakip iki hanedan arasında yaşanan sivil savaşı konu edinen, sanskritçe yazılmış çok uzun bir hindu destanı |
mahabarata [hinduism] i.
|
|
63 |
Edebiyat |
eski hindistan'da rakip iki hanedan arasında yaşanan sivil savaşı konu edinen, sanskritçe yazılmış çok uzun bir hindu destanı |
mahabharatam [hinduism] i.
|
|
64 |
Edebiyat |
eski hindistan'da rakip iki hanedan arasında yaşanan sivil savaşı konu edinen, sanskritçe yazılmış çok uzun bir hindu destanı |
mahabharatum [hinduism] i.
|
|
65 |
Edebiyat |
eski ingiliz ve iskoç şiirinde çok kısa bir satırı daha uzun satırların takip ettiği şiirsel bir araç |
bob-wheel i.
|
|
History |
|
66 |
Tarih |
çok eski zamanlarda taksi olarak kullanılan ulaşım aracı |
hackney carriage i.
|
|
Archaeology |
|
67 |
Arkeoloji |
kayaların içinde korunmuş çok eski solucan deliği |
arenicolite i.
|
|
Religious |
|
68 |
Dini |
hristiyanlık öncesi dönem başta olmak üzere eski dönemlerin çok tanrılı inanç ve uygulamalarını canlandırmayı amaçlayan hareket |
reconstructionism i.
|
|
69 |
Dini |
hristiyan kiliselerinde söylenen çok eski bir ilahi |
angelic hymn i.
|
|
Geology |
|
70 |
Jeoloji |
doğada yaşanan olayların derece derece yaşanmadığını savunan bunların çok büyük değişikliklerle meydana geldiğini ileri süren eski bir düşünce sistemi |
catastrophism i.
|
|
Music |
|
71 |
Müzik |
obua sesi veren obuanın ön soyu sayılan çok eski bir çalgı |
cromorna i.
|
|