çalışıyor - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

çalışıyor



"çalışıyor" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Computer
çalışıyor working expr.
çalışıyor running expr.
çalışıyor operational expr.

"çalışıyor" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 85 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çalışıyor olmak be in employment f.
Colloquial
(bir şey) üzerinde çalışıyor olmak be at (something) f.
(bir şey) üzerinde azimle çalışıyor olmak be at (something) f.
(bir şey) üzerinde ısrarla çalışıyor olmak be at (something) f.
(bir şey) üzerinde bıkmadan usanmadan çalışıyor olmak be at (something) f.
üzerinde çalışıyor olmak be at it f.
üzerinde azimle çalışıyor olmak be at it f.
üzerinde ısrarla çalışıyor olmak be at it f.
üzerinde bıkmadan usanmadan çalışıyor olmak be at it f.
üzerinde çalışıyor olmak be at f.
üzerinde azimle çalışıyor olmak be at f.
üzerinde ısrarla çalışıyor olmak be at f.
üzerinde bıkmadan usanmadan çalışıyor olmak be at f.
gerektiği gibi/normal çalışıyor wai (works/working as intended) expr.
sorunsuz çalışıyor wai (works/working as intended) expr.
ne demeye çalışıyor? what is (one) driving at? expr.
nereye varmaya çalışıyor? what is (one) driving at? expr.
ne demeye çalışıyor? what is (one) getting at? expr.
nereye varmaya çalışıyor? what is (one) getting at? expr.
Idioms
birçok kez onarım görse de hâlâ çalışıyor/çalışır durumda olmak take a licking but keep on ticking f.
çalışıyor olmak be on the clock f.
(taksi için) taksimetresi çalışıyor olmak be on the clock f.
çalışıyor görünmek go through the motions f.
çalışıyor olmak be in good condition f.
bir şey üzerinde çalışıyor olmak be in the thick of it f.
bir şey üzerinde çalışıyor olmak be in the thick of things f.
çalışıyor olmak be off the (starting) blocks f.
çalışıyor olmak be out of the blocks f.
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? what makes it tick? expr.
herkes harıl harıl çalışıyor it's all systems go expr.
(birinin) kafası çalışıyor (one's) head is more than just a hat rack expr.
kafası çalışıyor more than just a hat rack expr.
(biri) dinlemeye/kulak misafiri olmaya çalışıyor (someone's) ears are flapping expr.
(hala) çalışıyor/iş görüyor (still) going strong expr.
(hala) tıkır tıkır çalışıyor (still) going strong expr.
dinlemeye/kulak misafiri olmaya çalışıyor his/her ears are flapping [uk] expr.
işte şimdi gerçekten/randımanlı olarak çalışıyor now (one's) cooking (with gas) expr.
Speaking
amacına ulaşmak için çok çalışıyor he is working hard to reach his goal i.
babam çok çalışıyor dad works so hard expr.
bu davada kaç kişi çalışıyor? how many people are working on this case? expr.
burada kim çalışıyor? who works here? expr.
bu araba benzinle çalışıyor/çalışır this car runs on gas expr.
babam çok çalışıyor dad works very hard expr.
babam çok çalışıyor my father works very hard expr.
bankada çalışıyor she works in a bank expr.
babam çok çalışıyor my father works so hard expr.
çalışıyor musun? are you working? expr.
çenen çok çalışıyor you run your mouth too much expr.
çalışıyor olacağım I will be working expr.
hala çalışıyor musun? are you still working? expr.
geç saatlere dek çalışıyor he's working late expr.
hangi şirkette çalışıyor? what company does he work for? expr.
geç saatlere kadar çalışıyor he's working late expr.
fıskiyeler mi çalışıyor? are the sprinklers on? expr.
geceleri çalışıyor he works nights expr.
nerede çalışıyor? where does he work? expr.
o bir fabrikada mı çalışıyor? does she work in a factory? expr.
onun kafası çalışıyor he has a good head on his shoulders expr.
nasıl çalışıyor bu? how does this work? expr.
kim burada çalışıyor? who works here? expr.
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? what makes it work? expr.
şu anda bazı şeyleri anlamaya/oturtmaya çalışıyor I’m just working through some stuff right now expr.
sen geçen hafta çalışıyor muydun? were you working last week? expr.
Trade/Economic
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberslacking i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberbludging i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberloafing i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde çalıştığı firmanın verimini baltalayan (çalışan) goldbricking i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) oldbricking i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini internette geçiren ve firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberloafing i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini internette geçiren ve firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberslacking i.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini internette geçiren ve firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberbludging i.
Technical
zaten çalışıyor already working expr.
Computer
artalanda çalışıyor working in background expr.
aygıt çevrim dışı çalışıyor device offline expr.
çevrimdışı çalışıyor working offline expr.
çevrimdışı olarak çalışıyor working offline expr.
hizmet çalışıyor service running expr.
zaten çalışıyor already running expr.
Automotive
kontak açık/motor çalışıyor key on/engine running i.
motor vuruntulu çalışıyor engine knocking occurs i.
motor rölantide çalışıyor engine idling i.
motor çalışıyor engine running i.
düğme açık motor çalışıyor key on engine running expr.
Military
cihazlar iyi çalışıyor kodu well i.
Slang
iş üstünde/çalışıyor on the grind expr.