when - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
when ne zaman adv.
  • In general, whose prerogative is it to decide when and on what RACs will be consulted.
  • Genel olarak, RAC'lere ne zaman ve hangi konularda danışılacağına karar vermek kimin yetkisindedir.
  • When will monasteries and convents be forced to be mixed?
  • Manastırlar ve manastırlar ne zaman karma olmaya zorlanacak?
  • Yes, when will it end?
  • Evet, ne zaman bitecek?
Show More (1796)
when zaman n.
  • Therefore it is afraid, and when a country or a continent is afraid, it can make stupid mistakes.
  • Bu nedenle korkuyor ve bir ülke ya da bir kıta korktuğu zaman aptalca hatalar yapabilir.
  • That, I can promise you, is when things will turn ugly.
  • İşte o zaman, size söz veriyorum ki, işler çirkinleşecek.
  • The only social measure in this report is, therefore, that workers must be warned when they will be made redundant.
  • Dolayısıyla bu raporda yer alan tek sosyal önlem, işçilerin işten çıkarılacakları zaman uyarılmaları gerektiğidir.
Show More (151)
when iken conj.
  • In many ways it marks another stage down the road begun by Willy Brandt when he was mayor of Berlin.
  • Birçok açıdan Willy Brandt'ın Berlin Belediye Başkanı iken başlattığı yolda yeni bir aşamaya işaret ediyor.
  • I saw him first when I was a child of two years.
  • Onu ilk defa iki yaşında bir çocuk iken gördüm.
  • She asked me for help when she was in trouble.
  • Başı dertte iken benden yardım istedi.
Show More (25)
when (olması gerektiği) halde conj.
  • Why call it an 'Authority' when it has no legislative power?
  • Yasama yetkisi olmadığı halde neden 'Otorite' olarak adlandırılıyor?
  • Why, when the magistrate said yesterday that there was no real evidence against them, are they still being held?
  • Yargıç dün onlara karşı gerçek bir delil olmadığını söylediği halde neden hala tutuluyorlar?
  • How is it conceivable that the right of expulsion still exists when it runs counter to Schengen?
  • Schengen'e aykırı olduğu halde sınır dışı etme hakkının hala var olması nasıl düşünülebilir?
Show More (6)
when sırasında conj.
  • It is also, of course, reasonable to hope that it will be further improved in the course of today when we vote on it.
  • Elbette bugün oylama sırasında daha da geliştirileceğini ummak da mantıklıdır.
  • Are we going to see serious accidents like this in the future when goods are loaded and unloaded?
  • Gelecekte malların yüklenmesi ve boşaltılması sırasında buna benzer ciddi kazalar görecek miyiz?
  • Well, the Members remained admirably calm when the demonstration was taking place.
  • Üyeler gösteri sırasında takdire şayan bir şekilde sakin kaldılar.
Show More (5)
when koşul expr.
  • We are in favour of a European arrest warrant, but only when this condition has been met.
  • Biz Avrupa tutuklama emrinden yanayız, ancak sadece bu koşul yerine getirildiğinde.
Show More (-2)
when ne vakit adv.
  • When did I lie?
  • Ne vakit yalan söyledim?
Show More (-2)