walking - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
walking yürüme n.
  • I liked walking alone on the deserted beach.
  • Terk edilmiş sahilde yalnız yürümekten hoşlanıyordum.
  • Walking is the best way to stay healthy.
  • Sağlıklı kalmanın en iyi yolu yürümektir.
  • Tom seemed to have trouble walking.
  • Tom yürümekte zorluk çekiyor gibi görünüyordu.
Show More (50)
walking yürümek n.
  • Walking from the station to the house takes only five minutes.
  • İstasyondan eve yürümek sadece beş dakika sürer.
  • My hobbies are reading, writing, walking and entering sweepstakes.
  • Hobilerim okumak, yazmak, yürümek ve çekilişlere katılmak.
Show More (-1)