Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
coefficient
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
walking
yürüme
n.
I liked
walking
alone on the deserted beach.
Terk edilmiş sahilde yalnız
yürümekten
hoşlanıyordum.
Walking
is the best way to stay healthy.
Sağlıklı kalmanın en iyi yolu
yürümektir.
Tom seemed to have trouble
walking.
Tom
yürümekte
zorluk çekiyor gibi görünüyordu.
Tom seems to be having trouble
walking.
Tom
yürümekte
zorlanıyor gibi görünüyor.
You aren't safe
walking
alone around here.
Buralarda yalnız
yürümek
güvenli değil.
I'm exhausted from
walking
so much.
Bu kadar çok
yürümekten
yıprandım.
I am tired from
walking.
Yürümekten
yoruldum.
I hate
walking.
Yürümekten
nefret ediyorum.
Mary's husband always helps with the grocery shopping because she finds
walking
difficult.
Mary'nin kocası her zaman market alışverişine yardım eder çünkü Mary
yürümekte
zorlanır.
Tom seemed to have trouble
walking.
Tom
yürümekte
zorlanıyor gibiydi.
Avoid
walking
on the streets alone at night.
Geceleri sokaklarda yalnız
yürümekten
kaçının.
Walking
is a good exercise.
Yürümek
iyi bir egzersizdir.
Tom dislikes
walking.
Tom
yürümekten
hoşlanmıyor.
Tom is having difficulty
walking.
Tom
yürümekte
zorluk çekiyor.
Tom seems to have trouble
walking.
Tom
yürümekte
zorlanıyor gibi görünüyor.
We'll have to do a bit of
walking
to get from here to the bank.
Buradan bankaya gitmek için biraz
yürümemiz
gerekecek.
I'm exhausted from
walking
so much.
O kadar
yürümekten
yoruldum.
Walking
is a healthy form of exercise.
Yürümek
sağlıklı bir egzersiz şeklidir.
A sprained ankle disabled him from
walking
for a month.
Burkulan bir ayak bileği onu bir ay
yürümekten
alıkoydu.
I don't like
walking
through the woods by myself.
Tek başıma ormanda
yürümekten
hoşlanmam.
Walking
is the best exercise.
Yürümek
en iyi egzersizdir.
Tom seems to have trouble
walking.
Tom
yürümekte
sıkıntı yaşıyor gibi görünüyor.
I hope you don't mind
walking.
Umarım
yürümekten
rahatsız olmazsın.
I enjoy
walking.
Yürümekten
zevk alıyorum.
I like
walking
by myself.
Tek başıma
yürümekten
hoşlanıyorum.
I am tired from
walking.
Ben
yürümekten
usandım.
Dan warned Linda about
walking
alone at night.
Dan, Linda'yı gece yalnız
yürümemesi
konusunda uyardı.
Tom took his time
walking
home.
Tom eve
yürümekte
acele etmedi.
Walking
is good exercise.
Yürümek
iyi bir egzersizdir.
Walking
through that area of town should be interesting.
Şehrin o bölgesinde
yürümek
ilginç olacak.
I am dead tired from
walking
around all day.
Bütün gün
yürümekten
çok yoruldum.
Tom and Mary didn't enjoy
walking
in the rain.
Tom ve Mary yağmurda
yürümekten
zevk almadı.
Walking
is an excellent exercise.
Yürümek
mükemmel bir egzersizdir.
Walking
helps me think.
Yürümek
düşünmeme yardımcı oluyor.
Tom is good at
walking
on a tightrope.
Tom ip üzerinde
yürümekte
iyidir.
Tom has had trouble
walking
ever since he was six years old.
Tom altı yaşından beri
yürümekte
zorlanıyor.
Walking
through that area of town should be interesting.
Şehrin o bölgesinde
yürümek
ilginç olmalı.
Tom doesn't like
walking
alone at night.
Tom geceleri yalnız
yürümekten
hoşlanmaz.
Walking
helps me think.
Yürümek,
düşünmeme yardımcı oluyor.
A sprained ankle disabled him from
walking
for a month.
Burkulan ayak bileği bir ay boyunca
yürümesini
engelledi.
Tom and Mary didn't enjoy
walking
in the rain.
Tom ve Mary yağmurda
yürümekten
hoşlanmıyorlardı.
These patients have trouble
walking.
Bu hastalar
yürümekte
zorlanıyor.
The boy likes
walking
along the street.
Oğlan cadde boyunca
yürümekten
hoşlanır.
Feeling tired from
walking
in the countryside, he took a nap.
Kırsalda
yürümekten
yorulunca biraz kestirdi.
Walking
is good exercise.
Yürümek
iyi egzersizdir.
I am frightened of
walking
in the darkness.
Karanlıkta
yürümekten
korkuyorum.
I don't like
walking
through the woods by myself.
Ormanda tek başıma
yürümekten
hoşlanmıyorum.
Walking
in the sand is difficult.
Kumda
yürümek
zordur.
Walking
on a train platform while distracted is very dangerous.
Dikkatin dağınıkken tren platformunda
yürümek
çok tehlikelidir.
Avoid
walking
on the streets alone at night.
Geceleri yalnız başına sokaklarda
yürümekten
kaçının.
Walking
is nice.
Yürümek
güzeldir.
Do you enjoy
walking
on the beach?
Sahilde
yürümekten
hoşlanır mısınız?
Tom doesn't mind
walking.
Tom
yürümekten
rahatsız olmaz.
Show More (50)
2
walking
yürümek
n.
Walking
from the station to the house takes only five minutes.
İstasyondan eve
yürümek
sadece beş dakika sürer.
My hobbies are reading, writing,
walking
and entering sweepstakes.
Hobilerim okumak, yazmak,
yürümek
ve çekilişlere katılmak.
Show More (-1)