uneasy - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
uneasy huzursuz adj.
  • Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy.
  • Başkanlar, bayanlar ve baylar, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum.
  • Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy.
  • Sayın Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum.
  • Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy.
  • Sayın Başkanlar, bayanlar ve baylar, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum.
Show More (47)
uneasy tedirgin adj.
  • I am nonetheless a little uneasy about the Council's future handling of these issues.
  • Yine de Konseyin bu konuları gelecekte nasıl ele alacağı konusunda biraz tedirginim.
  • People are genuinely uneasy about various aspects of globalisation, and we must pay attention to their concerns.
  • İnsanlar küreselleşmenin çeşitli yönleri konusunda gerçekten tedirginler ve onların endişelerine kulak vermeliyiz.
  • I feel uneasy about my future.
  • Geleceğim hakkında tedirginim.
Show More (7)
uneasy rahatsız eden adj.
  • What's making you uneasy?
  • Seni ne rahatsız ediyor?
  • The news makes us uneasy.
  • Haber, bizi rahatsız ediyor.
Show More (-1)
uneasy rahatsız adj.
  • An uneasy conscience betrays itself.
  • Rahatsız bir vicdan kendini ele verir.
Show More (-2)
uneasy endişe verici adj.
  • There was an uneasy silence.
  • Endişe verici bir sessizlik vardı.
Show More (-2)