undesirable - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
undesirable istenmeyen adj.
  • That is certainly true of the accession countries, where transport policy is moving in an undesirable direction.
  • Bu durum, taşımacılık politikasının istenmeyen bir yönde ilerlediği katılım ülkeleri için kesinlikle geçerlidir.
  • Boarding up the legislation actually has an undesirable effect.
  • Mevzuatın ağırlaştırılması aslında istenmeyen bir etkiye sahiptir.
  • However, freedom of capital movements must not be exploited for undesirable purposes.
  • Ancak, sermaye hareketleri özgürlüğü istenmeyen amaçlar için istismar edilmemelidir.
Show More (15)
undesirable istenilmeyen kişi n.
  • They are human beings, they are not the so-called undesirables that some people would like to think.
  • Onlar insan, bazılarının düşünmek istediği gibi sözde istenmeyen kişiler değiller.
Show More (-2)