|
- There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty.
- Yoksulluğun kol gezdiği bölgelerle çevrili zengin sanayi bölgeleri var.
- There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty.
- Yoksulluğun pençesinde kıvranan bölgelerle çevrili sanayileşmiş zengin yerleşim bölgeleri vardır.
- We are surrounded by chemicals in our everyday lives.
- Günlük hayatımızda kimyasallarla çevriliyiz.
- This is especially true of Europe, which is surrounded by countries where foot and mouth is endemic.
- Bu durum özellikle şap hastalığının endemik olduğu ülkelerle çevrili olan Avrupa için geçerlidir.
- They spent 53 hours at sea in a Force 10 gale in a container surrounded by furniture.
- Etrafı mobilyalarla çevrili bir konteynırda 10 şiddetindeki fırtınada 53 saat boyunca denizde kalmışlardır.
- But we are surrounded by nuclear power stations using obsolete Russian technology.
- Ancak etrafımız eski Rus teknolojisini kullanan nükleer enerji santralleriyle çevrili.
- Residential, teaching and administrative buildings are surrounded by green open spaces, fields and woods.
- Konut, eğitim ve idari binalar yemyeşil açık alanlar, tarlalar ve ormanlarla çevrilidir.
- Residential, teaching and administrative buildings are surrounded by green open spaces, fields and woods.
- Konutlar, eğitim ve idari binalar yemyeşil açık alanlar, tarlalar ve ormanlarla çevrilidir.
- Residential, teaching and administrative buildings are surrounded by green open spaces, fields and woods.
- İkamet, öğretim ve idare binaları, yemyeşil açık alanlar, tarlalar ve ormanlarla çevrilidir.
- They're currently in alien terrain, surrounded by millions of the most vicious creatures on the planet.
- Şu anda evrendeki en vahşi yaratıklardan milyonlarcasıyla çevrili, yabancı bir bölgedeler.
- The lake is surrounded by green hills.
- Göl, yeşil tepelerle çevrilidir.
- Japan is a country that is completely surrounded by oceans.
- Japonya tamamen okyanuslarla çevrili bir ülkedir.
- Japan is surrounded by the ocean.
- Japonya okyanusla çevrili.
- The lake is surrounded by mountains.
- Gölün etrafı dağlarla çevrili.
- Sami is now surrounded by people who love him.
- Sami şimdi onu seven insanlarla çevrili.
- Mum, a mere woman surrounded by men, works in a construction company as a site foreman.
- Etrafı erkeklerle çevrili sıradan bir kadın olan annem, bir inşaat şirketinde şantiye şefi olarak çalışıyor.
- The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas.
- Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
- The house is surrounded by zombies.
- Evin etrafı zombilerle çevrili.
- Surrounded by burning candles, she dips herself into a bubble bath.
- Yanan mumlarla çevrili, kendini köpük banyosuna daldırıyor.
- We're surrounded by enemies.
- Düşmanlar tarafından çevriliyiz.
- She took a hot bubble bath surrounded by scented candles.
- Kokulu mumlarla çevrili sıcak bir köpük banyosu yaptı.
- The old city is surrounded by walls.
- Eski şehir surlarla çevrilidir.
- Japan is a country that is surrounded on all sides by the ocean.
- Japonya her tarafı okyanusla çevrili bir ülke.
- The house was surrounded by fields.
- Evin etrafı tarlalarla çevriliydi.
- I'm surrounded by enemies.
- Etrafım düşmanlarla çevrili.
- Japan is surrounded by sea.
- Japonya denizle çevrilidir.
- He sat surrounded by his children.
- Çocukları tarafından çevrili vaziyette oturdu.
- There is less crime in apartment buildings surrounded by trees and greenery.
- Ağaçlarla ve yeşilliklerle çevrili apartmanlarda daha az suç işleniyor.
- The castle is surrounded by trees.
- Kale, ağaçlarla çevrilidir.
- Sami is now surrounded by people who love him.
- Sami şimdi onu seven insanlarla çevrilidir.
- He sits at a table, surrounded by false friends and shameless women.
- O, sahte arkadaşlar ve utanmaz kadınlarla çevrili bir masada oturuyor.
- Tom grew up surrounded by books.
- Tom kitaplarla çevrili büyüdü.
- Mennad is surrounded by superstitious people.
- Mennad'ın etrafı batıl inançları olan insanlarla çevriliydi.
- Tom grew up surrounded by books.
- Tom kitaplarla çevrili bir ortamda büyüdü.
- I see that I'm surrounded by hostile faces.
- Etrafımın düşmanca yüzlerle çevrili olduğunu görüyorum.
- Brazil is surrounded by ten countries and the Atlantic Ocean.
- Brezilya on tane ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.
- Tom is surrounded by beautiful women.
- Tom'un etrafı güzel kadınlarla çevrili.
- We're surrounded by zombies.
- Etrafımız zombilerle çevrili.
- He was sitting surrounded by the students.
- Etrafı öğrencilerle çevrili oturuyordu.
- Brown saw that he was surrounded.
- Brown etrafının çevrildiğini gördü.
- He likes being surrounded by young people.
- O genç insanlarla çevrili olmaktan hoşlanıyor.
- The lake is surrounded by mountains.
- Göl dağlarla çevrilidir.
- The place is surrounded by cops.
- Burası polislerle çevrili.
- We stayed at a hotel surrounded by trees.
- Biz ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.
- Tom is surrounded by people.
- Tom insanlar tarafından çevrili.
- His house is surrounded by fields of sunflowers.
- Evi ayçiçeği tarlalarıyla çevrilidir.
- His house is surrounded by fields of sunflowers.
- Onun evi, ayçiçeği tarlalarıyla çevrilidir.
- Tom is surrounded by beautiful women.
- Tom güzel kadınlarla çevrili.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
- Etrafımın düşmanca yüzlerle çevrili olduğunu görüyorum.
- Brazil is surrounded by ten countries and the Atlantic Ocean.
- Brezilya on ülke ve Atlantik Okyanusu ile çevrilidir.
- We're surrounded by enemies.
- Etrafımız düşmanlarla çevrili.
- Sami was surrounded by girls.
- Sami'nin etrafı kızlarla çevriliydi.
- The building is surrounded by a barbed wire fence.
- Bina dikenli tel örgüyle çevrili.
- Riding your bike on a path along a river surrounded by forests is really uplifting.
- Ormanlarla çevrili bir nehir boyunca uzanan bir patikada bisiklete binmek gerçekten moral verici.
- They are surrounded by admirers.
- Etrafları hayranlarıyla çevrili.
- He sat there surrounded by his children.
- Çocukları tarafından çevrili olarak orada oturdu.
- The lake is surrounded by green hills.
- Gölün etrafı yeşil tepelerle çevrili.
- He sits at a table, surrounded by false friends and shameless women.
- Sahte arkadaşlar ve utanmaz kadınlarla çevrili bir masada oturuyor.
- The house is surrounded by zombies.
- Ev zombilerle çevrilidir.
- The house was surrounded by fields.
- Ev tarlalarla çevriliydi.
- Tom is surrounded by people.
- Tom'un etrafı insanlarla çevrili.
- The teacher was surrounded by her students.
- Öğretmenin etrafı öğrencileriyle çevriliydi.
- Japan is surrounded by the ocean.
- Japonya okyanusla çevrilidir.
- The castle is surrounded by trees.
- Kalenin etrafı ağaçlarla çevrili.
- Japan is a country that is completely surrounded by oceans.
- Japonya tamamen okyanuslarla çevrili bir ülke.
- Japan is a country that is surrounded on all sides by the ocean.
- Japonya her tarafından okyanus ile çevrili bir ülkedir.
- He sat surrounded by his grandchildren.
- Etrafı torunlarıyla çevrilidir.
- Earth is surrounded by sea water but if rain fails people will starve.
- Dünya deniz suyuyla çevrili ama yağmur yağmazsa insanlar açlıktan ölecek.
- Lesotho is entirely surrounded by South Africa.
- Lesotho tamamen Güney Afrika ile çevrilidir.
- He sat surrounded by his grandchildren.
- Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
- We stayed at a hotel surrounded by trees.
- Ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.
- She took a hot bubble bath surrounded by scented candles.
- O, kokulu mumlarla çevrili sıcak köpük banyosu yaptı.
- She sat surrounded by her children.
- Çocukları tarafından çevrili şekilde oturdu.
- My town is surrounded by tall mountains.
- Kasabam yüksek dağlarla çevrilidir.
- Japan is surrounded by sea.
- Japonya denizlerle çevrilidir.
Show More (72)
|