suffocate - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
suffocate boğulmak v.
  • However, we also know that, as things now stand, it is being suffocated by American blockbusters.
  • Bununla birlikte, şu anda olduğu gibi, Amerikan gişe rekortmenleri tarafından boğulmakta olduğunu da biliyoruz.
  • Many of the victims either burnt to death or suffocated.
  • Kurbanların çoğu ya yanarak ya da boğularak öldü.
  • Layla was suffocating.
  • Layla boğuluyordu.
Show More (6)
suffocate boğmak v.
  • Late payment often suffocates many credible businesses, particularly small and medium-sized companies.
  • Geç ödemeler, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketler olmak üzere birçok güvenilir işletmeyi sık sık boğmaktadır.
  • Tom suffocated Mary with a feather pillow.
  • Tom bir kuş tüyü yastıkla Mary'yi boğdu.
  • Tom suffocated Mary with a plastic bag.
  • Tom, Mary'yi plastik bir torbayla boğdu.
Show More (4)
suffocate havasızlıktan ölmek v.
  • I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
  • Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.
Show More (-2)