1 |
struggle to (do something) |
(bir şey yapmakta) zorlanmak |
v. |
|
- Even now the hotels are struggling to cope.
- Şu anda bile oteller başa çıkmakta zorlanıyor.
- Year in, year out, Parliament struggles to adapt the budget to the financial frameworks.
- Parlamento her yıl bütçeyi mali çerçevelere uyarlamakta zorlanmaktadır.
- The criteria are often unclear, and even national bureaux struggle to make sense of them.
- Kriterler çoğu zaman net değil ve ulusal bürolar bile bunları anlamlandırmakta zorlanıyor.
- If you struggle to answer a question, do not waste time on it; move on to the next question.
- Bir soruyu yanıtlamakta zorlanıyorsanız, onunla vakit kaybetmeyin; bir sonraki soruya geçin.
- The pilot was struggling to control the plane.
- Pilot uçağı kontrol etmekte zorlanıyordu.
- Tom struggled to breathe.
- Tom nefes almakta zorlanıyordu.
- Tom struggles to pay his bills.
- Tom faturalarını ödemekte zorlanıyor.
- Tom struggled to express how he felt.
- Tom nasıl hissettiğini ifade etmekte zorlandı.
- Sami struggled to talk.
- Sami konuşmakta zorlanıyordu.
- Dan struggled to adapt to life outside jail.
- Dan hapishane dışındaki hayata uyum sağlamakta zorlandı.
- Tom struggles to make ends meet.
- Tom iki yakasını bir araya getirmekte zorlanıyor.
- John struggled to find out the answer to the physics problem.
- John fizik probleminin cevabını bulmakta zorlandı.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
- Birçok çalışan anne ev ve iş hayatlarını dengelemekte zorlanır.
- I'm struggling to make ends meet.
- İki yakamı bir araya getirmekte zorlanıyorum.
- Dan struggled to pay his bills.
- Dan faturalarını ödemekte zorlanıyordu.
- Tom struggled to keep up with his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmakta zorlanırdı.
- Sami struggled to accept Layla's death.
- Sami, Leyla'nın ölümünü kabullenmekte zorlandı.
Show More (14)
|
2 |
struggle to (do something) |
(bir şey yapma) mücadelesi vermek |
v. |
|
- He struggled to climb to the top.
- Tepeye çıkmak için mücadele verdi.
- They are struggling to survive in business.
- İşlerinde kalma mücadelesi veriyorlar.
Show More (-1)
|