|
- We have also discovered two new species of snake.
- Ayrıca iki yeni yılan türü keşfettik.
- She screamed when she saw the snake.
- Yılanı görünce çığlık attı.
- I froze at the sight of the snake.
- Yılanı görünce donup kaldım.
- Is the snake alive or dead?
- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- She screamed when she saw a snake.
- Bir yılan gördüğünde çığlık attı.
- Is the snake alive or dead?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- The snake is swallowing an egg.
- Yılan bir yumurta yutuyor.
- He was very much frightened at the sight of the big snake.
- O, büyük yılanı görünce çok korktu.
- You can't even imagine how big of a snake I saw today!
- Bugün ne kadar büyük bir yılan gördüğümü hayal bile edemezsin!
- Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
- Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
- A snake which does not shed its skin, dies.
- Derisini dökmeyen bir yılan ölür.
- The snake doesn't kiss!
- Yılan öpüşmez!
- The most dangerous thing Tom ever wanted to try to do was to hold a poisonous snake.
- Tom'un şu ana kadar yapmayı denemek istediği en tehlikeli şey zehirli bir yılanı tutmaktı.
- She was attacked by a big snake.
- O, büyük bir yılan tarafından saldırıya uğradı.
- I saw a snake.
- Bir yılan gördüm.
- Tom has been bitten by a snake.
- Tom bir yılan tarafından ısırıldı.
- This snake is not venomous.
- Bu yılan zehirli değil.
- Is the snake alive or dead?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?
- Do you want to see my snake?
- Yılanımı görmek ister misin?
- That's a pretty big snake.
- O oldukça büyük bir yılan.
- Is the snake alive?
- Yılan yaşıyor mu?
- In the cemetery, there is a statue of a snake biting its own tail.
- Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.
- I have a pet snake.
- Evcil bir yılanım var.
- I didn't know that you owned a snake.
- Bir yılanın olduğunu bilmiyordum.
- She saw a snake.
- O bir yılan gördü.
- He froze with fear when he saw the snake.
- Yılanı görünce korkudan donakaldı.
- I have a pet snake.
- Benim bir evcil yılanım var.
- The snake was devoured by a bigger snake.
- Yılan daha büyük bir yılan tarafından mideye indirildi.
- Like a snake, you periodically shed your skin.
- Bir yılan gibi, periyodik olarak deri değiştiriyorsun.
- What's that snake called?
- Bu yılanın adı ne?
- Is this snake safe to touch?
- Bu yılan dokunmak için güvenli midir?
- That's a pretty big snake.
- Bu epey büyük bir yılan.
- Sami tried to distract the snake.
- Sami yılanın dikkatini dağıtmaya çalışıyordu.
- Is the snake alive or dead?
- Yılan canlı mı ölü mü?
- The snake hisses.
- Yılan tıslıyor.
- Which snake has the longest fangs?
- Hangi yılan en uzun dişlere sahiptir?
- Tom was bitten by a venomous snake.
- Tom zehirli bir yılan tarafından ısırıldı.
- Tom stepped on a snake.
- Tom bir yılana bastı.
- I just touched a snake.
- Az önce bir yılana dokundum.
- Tom was bitten by a snake.
- Tom bir yılan tarafından ısırıldı.
- This is where I saw a snake yesterday.
- Dün burada bir yılan görmüştüm.
- I've been bit by a snake.
- Bir yılan tarafından ısırıldım.
- He was very scared when he saw that large snake.
- O büyük yılanı gördüğünde çok korktu.
- He froze with fear when he saw the snake.
- Yılanı gördüğünde korkudan dondu.
- The snake doesn't kiss!
- Yılan öpmez!
- The slippery snake slithered right out of his hand.
- Kaygan yılan elinden kayıp gitti.
- She saw a snake.
- Bir yılan gördü.
- She was attacked by a big snake.
- Büyük bir yılan tarafından saldırıya uğradı.
- He was very much frightened at the sight of the big snake.
- Büyük yılanı görünce çok korktu.
- The slippery snake slithered right out of his hand.
- Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.
- You are a snake!
- Sen bir yılansın!
- I wouldn't be too surprised if you saw a snake.
- Bir yılan görseydiniz çok şaşırmazdım.
- The snake swallowed a frog.
- Yılan bir kurbağayı yuttu.
- You can't even imagine how big of a snake I saw today!
- Bugün gördüğüm bir yılanın ne kadar büyük olduğunu hayal bile edemezsiniz!
- What kind of snake is that?
- Bu ne tür bir yılan?
- Do you want to see my snake?
- Yılanımı görmek istiyor musun?
- The most dangerous thing Tom ever wanted to try to do was to hold a poisonous snake.
- Tom'un yapmak istediği en tehlikeli şey zehirli bir yılanı tutmaktı.
- She screamed when she saw a snake.
- Yılanı görünce çığlık attı.
- The snake reared its head.
- Yılan başını kaldırdı.
- Tom didn't know what kind of snake had bitten him.
- Tom onu ne tür bir yılanın ısırdığını bilmiyordu.
- Which snake is the fastest in the world?
- Dünyanın en hızlı yılanı hangisidir?
- Tom saw a snake.
- Tom bir yılan görmüş.
- I didn't know that you owned a snake.
- Bir yılana sahip olduğunu bilmiyordum.
- She screamed when she saw the snake.
- O, yılanı gördüğünde çığlık attı.
- The snake swallowed the dog whole.
- Yılan köpeği bütün olarak yuttu.
- I saw a snake.
- Ben bir yılan gördüm.
- I'm not a snake.
- Ben bir yılan değilim.
- Watch outーthat guy is a real snake in the grass.
- Dikkat edin, bu adam tam bir yılan.
- In the cemetery, there is a statue of a snake biting its own tail.
- Mezarlıkta kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.
- I'm not a snake.
- Yılan değilim.
- I saw a snake eating a mouse.
- Fare yiyen bir yılan gördüm.
- What kind of snake is that?
- Bu ne yılanı?
- The snake was devoured by a bigger snake.
- Yılan daha büyük bir yılan tarafından yutuldu.
- I wouldn't be too surprised if you saw a snake.
- Bir yılan görürseniz, çok şaşırmam.
- The snake hisses.
- Yılan tıslar.
- The mere sight of a snake makes her sick.
- Bir yılanı görmek bile onun midesini bulandırıyor.
- I saw a large snake today.
- Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- Sami tried to distract the snake.
- Sami yılanın dikkatini dağıtmaya çalıştı.
- This is where I saw a snake yesterday.
- Dün yılanı gördüğüm yer burası.
- The snake is wriggling.
- Yılan kıvranıyor.
- The mere thought of a snake makes me shiver.
- Bir yılanı düşünmek bile beni ürpertiyor.
- What's that snake called?
- O yılana ne denir?
- Tom has a tattoo of a snake on his back.
- Tom'un sırtında bir yılan dövmesi var.
- I am a snake, my name is Lucy.
- Ben bir yılanım, adım Lucy.
- The snake shed its skin.
- Yılan derisini değiştirdi.
- The snake ate the crocodile.
- Yılan timsahı yedi.
- The snake swallowed the dog whole.
- Yılan köpeği bütünüyle yuttu.
- Is this snake safe to touch?
- Bu yılana dokunmak güvenli mi?
- I froze at the sight of the snake.
- Yılanı görünce donakaldım.
- The year of the snake has begun.
- Yılan yılı başladı.
- Tom saw a snake.
- Tom bir yılan gördü.
- Tom saw a snake slither across the path.
- Tom bir yılanın yolun karşısına geçtiğini gördü.
- I saw a large snake today.
- Bugün büyük bir yılan gördüm.
- Why did you kill the snake?
- Yılanı neden öldürdün?
- Tom didn't know what kind of snake had bitten him.
- Tom ne tür bir yılanın onu ısırdığını bilmiyordu.
- The inland taipan, a snake found in Australia, is the most venomous snake in the world.
- Avustralya'da bulunan bir yılan olan iç taipan, dünyanın en zehirli yılanıdır.
- Look, a snake!
- Bak, bir yılan!
- Let's skin the snake.
- Yılanın derisini yüzelim.
- Which snake is the fastest in the world?
- Dünyadaki en hızlı yılan hangisidir?
- I've been bitten by a snake.
- Bir yılan tarafından ısırıldım.
- What kind of snake is that?
- Ne tür bir yılan bu?
Show More (98)
|