1 |
skillful |
yetenekli |
adj. |
|
- The girl is skillful at knitting.
- Kız örgü örmekte çok yetenekli.
- The team needs more skillful players.
- Bu takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- The girl is skillful at knitting.
- Kız, örgü örmede yeteneklidir.
- You really are quite a skillful investigator.
- Gerçekten çok yetenekli bir araştırmacısın.
- Tom is a skillful teacher, isn't he?
- Tom yetenekli bir öğretmen, değil mi?
- His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
- Kardeşi çok beceriksiz ama yetenekli bir cerrah.
- Tom is a skillful teacher, isn't he?
- Tom yetenekli bir öğretmendir, değil mi?
- Tom is a skillful carpenter.
- Tom yetenekli bir marangozdur.
- The team needs more skillful players.
- Takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- Tom is skillful at doing that.
- Tom bu konuda çok yetenekli.
- That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
Show More (8)
|
2 |
skillful |
becerikli |
adj. |
|
- Skillful diplomacy helps to avert war.
- Becerikli diplomasi savaşı önlemeye yardımcı olur.
- You really are quite a skillful investigator.
- Sen gerçekten oldukça becerikli bir araştırmacısın.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar becerikli ki, kendisi için pervane ve benzeri küçük nesneler bile yapabiliyor.
- The girl is skillful with her fingers.
- Kızın parmakları becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
- Tom bunu yapmada becerikli.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar becerikli ki, kendisi için vida ve benzeri küçük nesneler bile yapabiliyor.
Show More (3)
|
3 |
skillful |
usta |
adj. |
|
- His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
- Erkek kardeşi sakardır ama usta bir cerrahtır.
Show More (-2)
|