sacrifice - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
sacrifice feda etmek v.
  • You don't need to sacrifice your career for your children.
  • Çocuklarınız için kariyerinizi feda etmek zorunda değilsiniz.
  • We must all be aware, however, that we cannot sacrifice the other fundamental rights in order to achieve it.
  • Bununla birlikte hepimiz, bunu başarmak için diğer temel haklarımızı feda edemeyeceğimizin de farkında olmalıyız.
  • Therefore, there have to be very good reasons for sacrificing it.
  • Bu nedenle, onu feda etmek için çok iyi nedenlerin olması gerekir.
Show More (51)
sacrifice fedakarlık n.
  • They are to be commended on their courage and the sacrifices they made.
  • Cesaretleri ve yaptıkları fedakarlıklar için takdir edilmeleri gerekir.
  • It is symptomatic that these prescriptions demand sacrifices from employees alone.
  • Bu reçetelerin sadece çalışanlardan fedakarlık talep etmesi semptomatiktir.
  • We can therefore say that Pim Fortuyn's sacrifice may not have been in vain.
  • Bu nedenle Pim Fortuyn'un fedakarlığının boşuna olmadığını söyleyebiliriz.
Show More (18)
sacrifice kurban etmek v.
  • The villagers sacrificed a sheep in the temple.
  • Köylüler tapınakta bir koyun kurban ettiler.
  • But cowards do not knowingly sacrifice themselves for a greater cause.
  • Fakat korkaklar kendilerini bile bile yüce bir dava uğruna kurban etmez.
  • We must sacrifice a bull to the gods.
  • Tanrılara bir boğa kurban etmeliyiz.
Show More (10)
sacrifice fedakarlık yapmak v.
  • They have made great sacrifices, but they are now essentially ready.
  • Büyük fedakarlıklar yaptılar ama artık esasen hazırlar.
  • Fadil wanted to make a huge sacrifice for Dania.
  • Fadıl, Dania için büyük bir fedakarlık yapmak istedi.
  • They made many sacrifices to get their own house.
  • Kendi evlerini almak için birçok fedakarlık yaptılar.
Show More (3)
sacrifice kurban n.
  • He offered the beast as a sacrifice to the gods.
  • Hayvanı tanrılara kurban olarak sundu.
  • They killed a goat as a sacrifice to the gods.
  • Tanrılara kurban olarak bir keçi öldürdüler.
  • They killed this goat as a sacrifice to God.
  • Onlar bu keçiyi Tanrı'ya bir kurban olarak öldürdüler.
Show More (2)
sacrifice feda n.
  • Are we to sacrifice the stuff of history for the sake of a financial issue like this one?
  • Bunun gibi mali bir mesele uğruna tarihin gerçeklerini feda mı edeceğiz?
  • The plan requires major sacrifices on both sides, as well as courage.
  • Bu plan her iki taraf için de büyük fedakârlıklar ve cesaret gerektiriyor.
  • Will the Kurds be sacrificed to do Ankara a favour?
  • Ankara'ya iyilik yapmak için Kürtler feda mı edilecek?
Show More (1)
sacrifice kurban kesmek v.
  • Sami bought a ram to sacrifice for Eid.
  • Sami kurbanda kesmek için koç aldı.
  • In ancient times people used to sacrifice animals to their god here.
  • Eskiden antik çağda insanlar burada tanrı için kurban keserlermiş.
  • We sacrifice a lot.
  • Çok kurban keseriz.
Show More (0)
sacrifice fedakârlık n.
  • As parents, they often had to make sacrifices for their children.
  • Ebeveynler olarak çocukları için sıklıkla fedakârlık yapmak zorunda kalıyorlardı.
Show More (-2)
sacrifice feragat n.
  • We must all be aware, however, that we cannot sacrifice the other fundamental rights in order to achieve it.
  • Ancak hepimiz, bunu başarmak için diğer temel haklarımızdan feragat edemeyeceğimizin farkında olmalıyız.
Show More (-2)
sacrifice ödün vermek v.
  • Sami sacrificed his anonymity.
  • Sami anonimliğinden ödün verdi.
Show More (-2)