Tureng - pet - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	pet	evcil hayvan	n.
	Sweden, the UK and Ireland at present have stricter requirements governing the import of pet animals. İsveç, Birleşik Krallık ve İrlanda şu anda evcil hayvanların ithalatını düzenleyen daha katı şartlara sahiptir. Even rare and exotic breeds or the pet animals of country children were compulsorily killed. Nadir ve egzotik ırklar ya da köy çocuklarının evcil hayvanları bile zorunlu olarak öldürüldü. This would help combat trafficking in pet animals. Bu, evcil hayvan kaçakçılığıyla mücadeleye yardımcı olacaktır. The report appears to represent progress for the free movement of pet animals in Europe too. Rapor, evcil hayvanların Avrupa'da serbest dolaşımı konusunda da ilerleme kaydedildiğini göstermektedir. I would call for the proposal on freedom of movement for pet animals to be voted against. Evcil hayvanların hareket özgürlüğüne ilişkin teklifin ret oyu kullanmasını talep ediyorum. The report appears to represent progress for the free movement of pet animals in Europe too. Rapor, evcil hayvanların Avrupa'da serbest dolaşımı konusunda da bir ilerlemeyi temsil ediyor gibi görünüyor. Having a larger number of pet animals being moved around is not in the interests of animal welfare. Daha fazla sayıda evcil hayvanın dolaşımda olması hayvan refahının yararına değildir. This would help combat trafficking in pet animals. Bu, evcil hayvan kaçakçılığıyla mücadeleye yardımcı olurdu. At present, meat-and-bone meal can only be used in pet food or in feed for animals. Halihazırda et ve kemik unu yalnızca evcil hayvan mamalarında veya hayvan yemlerinde kullanılabilmektedir. Have a pet show with stuffed animals and give one first prize. Doldurulmuş hayvanlarla bir evcil hayvan gösterisi düzenleyin ve birine birincilik ödülü verin. Have a pet show with stuffed animals and give one first prize. Doldurulmuş hayvanlarla bir evcil hayvan gösterisi yapın ve birincilik ödülü verin. And the dominant pet is dangerous, like a loaded gun. Ve baskın evcil hayvan, dolu bir silah gibi tehlikelidir. Tom kept a squirrel as a pet. Tom evcil hayvan olarak bir sincap besledi. If you want to feed your pet, you must treat it well. Eğer evcil hayvanınızı beslemek istiyorsanız, ona iyi davranmalısınız. Have you ever had a pet? Hiç evcil hayvanın oldu mu? Tom kept a squirrel as a pet. Tom evcil hayvan olarak bir sincap bakıyordu. Does he have a pet? Onun bir evcil hayvanı var mı? We keep a collie as a pet. Evcil hayvan olarak bir Collie besliyoruz. They wanted to give Koko a new pet. Koko'ya yeni bir evcil hayvan vermek istediler. Tom doesn't have a pet now, but he used to have a dog. Tom'un şu anda bir evcil hayvanı yok, ama eskiden bir köpeği vardı. Does he have a pet? Evcil hayvanı var mı? You've never had a pet, have you? Hiç evcil hayvanınız olmadı, değil mi? He gave this pet the name Erdogan. O, bu evcil hayvana Erdoğan adını verdi. Does she have a pet? Onun bir evcil hayvanı var mı? I keep a rabbit as a pet. Evcil hayvan olarak bir tavşan besliyorum. I keep a rabbit as a pet. Bir tavşana evcil hayvan olarak bakıyorum. How often is it necessary to feed your pet? Evcil hayvanınızı ne sıklıkla beslemeniz gerekiyor? Supposedly there are people in Japan who keep a penguin as a pet. Japonya'da evcil hayvan olarak penguen besleyen insanlar olduğu söyleniyor. She keeps a parrot as a pet. Evcil hayvan olarak bir papağan besliyor. Buy me a pet. Bana bir evcil hayvan al. We keep a collie as a pet. Biz evcil hayvan olarak İskoç çoban köpeği besliyoruz. Do you own a pet? Evcil hayvanın var mı? Have you ever had a pet? Hiç evcil hayvanınız oldu mu? What kind of pet do you want? Ne tür bir evcil hayvan istiyorsun? Tom is working at a pet store. Tom bir evcil hayvan mağazasında çalışıyor. Does Tom have a pet? Tom'un evcil hayvanı var mı? What kind of pet do you want? Ne tür evcil hayvan istiyorsun? He keeps an aardvark as a pet. Evcil hayvan olarak bir karıncaavuğu besliyor. I've always wanted a pet. Hep bir evcil hayvan istedim. Buy me a pet. Bana bir evcil hayvan satın al. Do you have a pet? Bir evcil hayvanın var mı? He keeps an aardvark as a pet. O, bir evcil hayvan olarak bir yer domuzu besler. You've never had a pet, have you? Hiç bir evcil hayvanın olmadı, değil mi? Have you got a pet? Evcil hayvanın var mı? Do you have a pet? Evcil hayvanınız var mı? Tom doesn't have a pet now, but he used to have a dog. Tom şimdi bir evcil hayvana sahip değil fakat daha önce bir köpeği vardı. How often is it necessary to feed your pet? Ne sıklıkta evcil hayvanını beslemen gerekiyor? Do you own a pet? Evcil hayvanınız var mı? The American government has always regarded England as America's house pet. Amerikan hükümeti İngiltere'yi her zaman Amerika'nın evcil hayvanı olarak görmüştür. What kind of person would treat their pet that way? Ne tür bir insan evcil hayvanına bu şekilde davranır? If you want to feed your pet, you must treat it well. Eğer evcil hayvanını beslemek istiyorsan, ona iyi davranmalısın. I've always wanted a pet. Hep bir evcil hayvan istemişimdir. No one who owns a pet is allowed to live in this apartment building. Bu apartmanda evcil hayvanı olan hiç kimsenin yaşamasına izin verilmiyor. Does she have a pet? Evcil hayvanı var mı? You're the teacher's pet, aren't you? Sen öğretmenin evcil hayvanısın, değil mi? Does Tom have a pet? Tom'un bir evcil hayvanı var mı? Show More (53)
2	pet	evcil	adj.
	Tom has a pet pig. Tom'un bir evcil domuzu var. My pet dog was seriously ill. Evcil köpeğim ciddi şekilde hastaydı. Do you think my cat and your pet rat will get along well together? Benim kedimin ve senin evcil farenin iyi geçineceklerini düşünüyor musun? My father forbade me from having a pet cat. Babam evcil kedi sahibi olmamı yasakladı. My pet dog was seriously ill. Benim evcil köpeğim ağır hastaydı. In 2009, a man in New Zealand cooked and ate his pet dog. 2009 yılında, Yeni Zelanda'da bir adam evcil köpeğini pişirdi ve yedi. My pet bird chirped all night long. Evcil kuşum bütün gece cıvıldadı. When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors. Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim. I have a pet snake. Evcil bir yılanım var. Tom has a pet monkey named Coconut. Tom'un Coconut adında bir evcil maymunu var. I want a pet tiger. Evcil bir kaplan istiyorum. Meg has a cat as a pet. Meg'in evcil bir kedisi var. She told me that she wanted a pet dog. O bana evcil bir köpek istediğini söyledi. Tom kept a pet python in his apartment. Tom dairesinde evcil bir piton besliyordu. Tom has a pet pig. Tom'un evcil bir domuzu var. One day, she told me that she wanted a pet cat. Bir gün bana evcil bir kedi istediğini söyledi. I have a pet frog. Evcil bir kurbağam var. Tom has a pet squirrel. Tom'un evcil bir sincabı var. Tom has a pet snail. Tom'un evcil bir salyangozu var. My pet cat died yesterday. Benim evcil kedim dün öldü. I have a pet ferret. Benim bir evcil dağgelinciğim var. Have you seen my pet five-legged lizard? Benim beş bacaklı evcil kertenkelemi gördünüz mü? My father forbade me from having a pet cat. Babam evcil bir kedi edinmemi yasaklamıştı. My pet bird chirped all night long. Benim evcil kuşum bütün gece boyunca cıvıldadı. I have a pet snake. Benim bir evcil yılanım var. When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors. Küçükken komşularımı korkutmak için evcil bir boz ayım olsun isterdim. I’ve always wanted to have a pet squirrel. Ben her zaman evcil bir sincaba sahip olmak istedim. Tom has a pet monkey named Cookie. Tom'un Cookie adında evcil bir maymunu vardı. She told me that she wanted a pet dog. Bana evcil bir köpek istediğini söyledi. I’ve always wanted to have a pet squirrel. Ben de hep evcil bir sincabım olsun istemişimdir. I’ve always wanted to have a pet platypus. Her zaman evcil bir ornitorenkim olsun istemişimdir. I have a pet ferret. Evcil bir dağ gelinciğim var. Tom has a pet monkey named Cookie. Tom'un Cookie adında evcil bir maymunu var. This pirate has a pet parrot. Bu korsanın evcil bir papağanı var. Tom has a pet snail. Tom'un bir evcil salyangozu var. My pet cat died yesterday. Evcil kedim dün öldü. Tom has a pet monkey named Coconut. Tom'un Coconut adında evcil bir maymunu var. I want a pet tiger. Ben bir evcil kaplan istiyorum. In 2009, a man in New Zealand cooked and ate his pet dog. 2009 yılında Yeni Zelanda'da bir adam evcil köpeğini pişirip yedi. Show More (36)
3	pet	sevmek	v.
	My cat purrs with pleasure when I pet it. Kedim onu sevdiğimde zevkle mırlıyor. What are your pet peeves? En sevmediğin şey nedir? I'm not petting their dog. Köpeklerini sevmiyorum. We didn't come here to watch you pet your dog. Biz buraya, senin hayvanını sevmeni izlemeye gelmedik. We didn't come here to watch you pet your dog. Buraya köpeğinizi sevmenizi izlemeye gelmedik. A pet theory of mine is that things should be seen from a distance. Benim en sevdiğim teorilerden biri, olaylara uzaktan bakılması gerektiğidir. I don't pet your dogs. Köpeklerini sevmiyorum. Show More (4)
4	pet	okşamak	v.
	They've always been petting each other. Hep birbirlerini okşuyorlar. He was petting the dog. Köpeği okşuyordu. My cat purrs with pleasure when I pet it. Benim kedim onu okşadığımda zevkten mırlar. He was petting the dog. O, köpeği okşuyordu. They've always been petting each other. Onlar her zaman birbirlerini okşuyorlar. The boy is petting the cat. Çocuk kediyi okşuyor. I'm not petting their dog. Onların köpeğini okşamıyorum. Show More (4)
5	pet	ev hayvanı	n.
	She kept various kinds of pets. Çeşitli ev hayvanları besliyordu. What kind of person would treat their pet that way? Nasıl bir insan ev hayvanlarına bu şekilde davranırdı? Show More (-1)