particle - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
particle parçacık n.
  • Ultimately, the photoelectric effect experiment proved that light has particle properties.
  • Neticede fotoelektrik efekt deneyleri ışığın parçacık özelliği gösterdiğini ortaya koyuyordu.
  • Ultimately, the photoelectric effect experiment proved that light has particle properties.
  • Sonuçta fotoelektrik etki deneyi ışığın parçacık özelliklerine sahip olduğunu kanıtladı.
  • Ultimately, the photoelectric effect experiment proved that light has particle properties.
  • Sonuçta, fotoelektrik etki deneyi ışığın parçacık özelliklerine sahip olduğunu kanıtladı.
Show More (5)
particle partikül n.
  • Zero-sulphur fuel reduces particle emissions from these older vehicles too.
  • Sıfır sülfürlü yakıt bu eski araçlardan kaynaklanan partikül emisyonlarını da azaltmaktadır.
  • On the other hand, there is not expected to be any difference in emissions of sulphur dioxide and other particles.
  • Öte yandan sülfür dioksit ve diğer partiküllerin emisyonlarında herhangi bir fark olması beklenmemektedir.
Show More (-1)
particle parça n.
  • Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.
  • Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.
  • He does not have a particle of honesty in him.
  • İçinde bir parça dürüstlüğe sahip değil.
Show More (-1)
particle zerre n.
  • He does not have a particle of honesty in him.
  • İçinde zerre kadar dürüstlük yok.
Show More (-2)
particle edat n.
  • This particle turns a noun into a verb.
  • Bu edat bir ismi bir fiile dönüştürür.
Show More (-2)