overlap - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
overlap çakışma n.
  • We must avoid overlaps between the work of the Commission and the work of the agencies.
  • Komisyon'un çalışmaları ile ajansların çalışmaları arasındaki çakışmalardan kaçınmalıyız.
  • Reference has already been made to the overlap of work between regulatory authorities.
  • Düzenleyici otoriteler arasındaki çalışmaların çakışmasına daha önce değinilmişti.
  • The combination of the programmes can now serve to prevent overlapping and close loopholes.
  • Programların birleştirilmesiyle artık çakışmalar önlenebilecek ve boşluklar kapatılabilecektir.
Show More (8)
overlap çakışmak v.
  • Her vacation overlaps with the project launch.
  • Çıkacağı tatil proje lansmanı ile çakışıyor.
  • Use overlapping strokes to create an effect similar to a reflection in water.
  • Sudaki yansımaya benzer bir efekt oluşturmak için çakışan konturlar kullanın.
  • Two pictures overlapped.
  • İki resim çakıştı.
Show More (0)
overlap örtüşmek v.
  • We noticed our interests overlap considerably.
  • İlgi alanlarımızın önemli ölçüde örtüştüğünü fark ettik.
  • A number of those amendments overlap and redrafting may be necessary for other reasons.
  • Bu değişikliklerin bir kısmı birbiriyle örtüşmektedir ve başka nedenlerle yeniden düzenlenmesi gerekebilir.
  • Amendment No 91, however, overlaps with Regulation 178/2002 and must therefore be rejected.
  • Ancak 91 sayılı değişiklik 178/2002 sayılı Tüzük ile örtüşmektedir ve bu nedenle reddedilmelidir.
Show More (0)
overlap üst üste binmek v.
  • The two pieces of wood should overlap slightly.
  • İki tahta parçası hafifçe üst üste binmelidir.
  • Use overlapping strokes to create an effect similar to a reflection in water.
  • Sudaki yansımaya benzer bir etki yaratmak için üst üste binen vuruşlar kullanın.
Show More (-1)
overlap örtüşme n.
  • There is considerable overlap between the two courses.
  • İki kurs arasında önemli ölçüde örtüşme var.
  • There is an inevitable, indeed necessary, area of overlap with existing instruments.
  • Mevcut enstrümanlarla kaçınılmaz, hatta gerekli bir örtüşme alanı vardır.
Show More (-1)
overlap üst üste gelmek v.
  • Overlap can occur.
  • Üst üste gelebilir.
  • Two pictures overlapped.
  • İki resim üst üste geldi.
Show More (-1)