on-board - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
on-board gemideki adj.
  • It is obvious that this self-handling by on-board personnel is going to function with short distance transport.
  • Gemideki personel tarafından kendi kendine elleçlemenin kısa mesafeli taşımacılıkta işlev göreceği açıktır.
  • Parliament's position is therefore maintained and self-handling has been restricted to on-board personnel.
  • Bu nedenle Parlamento'nun görüşü muhafaza edilmiş ve kendi kendini idare etme gemideki personelle sınırlandırılmıştır.
  • Parliament's position is therefore maintained and self-handling has been restricted to on-board personnel.
  • Bu nedenle Parlamentonun tutumu korunmuş ve kendi kendini idare etme gemideki personelle sınırlandırılmıştır.
Show More (0)
on-board uçaktaki adj.
  • The passengers settled into their on-board cabins.
  • Yolcular uçak kabinlerindeki yerlerine yerleştiler.
  • The scope does not extend to on-board security which may need to be addressed at some future date.
  • Kapsam, ileriki bir tarihte ele alınması gerekebilecek olan uçak içi güvenliği kapsamamaktadır.
Show More (-1)
on-board uçakta adv.
  • The flight attendant welcomed the passengers on-board.
  • Uçuş görevlisi, yolcuları uçakta karşıladı.
Show More (-2)