|
- Then, the dealer will deal one new card on top of each original.
- Sonra, dağıtıcı her orijinal kartın üstüne bir yeni kart dağıtır.
- Tom put his hand on top of Mary's.
- Tom elini Mary'nin üstüne koydu.
- In the winter I wear a coat on top of my vest.
- Kışın yeleğimin üstüne bir palto giyerim.
- Layla put her hands on top of Sami's wound to stop the bleeding.
- Layla kanamayı durdurmak için ellerini Sami'nin yarasının üstüne koydu.
- The cat jumps on top of the table.
- Kedi masanın üstüne atlıyor.
- Dan climbed on top of a train.
- Dan bir trenin üstüne tırmandı.
- The cat jumps on top of the table.
- Kedi masanın üstüne atlar.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
- Tom cüzdanını şifoniyerin üstüne koydu.
- I lost my cat and job on the same day, and on top of it all, my wife announced that she was leaving me.
- Aynı gün kedimi ve işimi kaybettim, üstüne üstlük karım beni terk edeceğini açıkladı.
- Layla put her hands on top of Sami's wound to stop the bleeding.
- Leyla kanamayı durdurmak için ellerini Sami'nin yarasının üstüne koydu.
- Tom put his hand on top of Mary's.
- Tom elini Mary'ninkinin üstüne koydu.
- A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
- Tepenin üstüne bir kiler kazıldı ve evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.
- Tom slid his sunglasses on top of his head.
- Tom güneş gözlüğünü başının üstüne kaydırdı.
- Tom sat on top of his desk, looking out the window.
- Tom masasının üstüne oturmuş, pencereden dışarı bakıyordu.
- Put this book on top of the others.
- Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
- He put the skis on top of the car.
- Kayakları arabanın üstüne koydu.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
- Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilir.
- In the winter I wear a coat on top of my vest.
- Kışın yeleğimin üstüne ceket giyerim.
- Tom slid his sunglasses on top of his head.
- Tom güneş gözlüklerini başının üstüne yerleştirdi.
- It was very cold, and then before long, on top of that, it began to rain.
- Hava çok soğuktu ve sonra üstüne üstlük çok geçmeden yağmur yağmaya başladı.
- Tom put his wallet on top of the dresser.
- Tom cüzdanını şifonyerin üstüne koydu.
- Don't put anything on top of the box.
- Kutunun üstüne bir şey koyma.
- He put his wallet on top of the dresser.
- Cüzdanını şifonyerin üstüne koydu.
- Tom put the skis on top of the car.
- Tom kayakları arabanın üstüne koydu.
Show More (21)
|