|
- The JPA is a unique instrument of cooperation and solidarity, North and South.
- JPA, Kuzey ve Güney arasında eşsiz bir işbirliği ve dayanışma aracıdır.
- The recent resumption of talks between North and South Korea demonstrates that dialogue is possible.
- Kuzey ve Güney Kore arasında kısa süre önce yeniden başlayan görüşmeler diyaloğun mümkün olduğunu göstermektedir.
- I understand that this is not just a north versus south issue.
- Bunun sadece kuzeye karşı güney meselesi olmadığını anlıyorum.
- That country has a strong fundamentalist Muslim north and a Christian group in the south.
- Bu ülkenin kuzeyinde güçlü bir köktendinci Müslüman, güneyinde ise Hıristiyan bir grup var.
- I wonder whether a debate like this is taking place in any other political centre in the rich North.
- Böyle bir tartışmanın zengin Kuzey'deki başka bir siyasi merkezde yapılıp yapılmadığını merak ediyorum.
- Last Sunday I drove from my farm in North Yorkshire to Strasbourg.
- Geçen Pazar günü Kuzey Yorkshire'daki çiftliğimden Strazburg'a gittim.
- We must keep the compass firmly at north.
- Pusulayı sağlam bir şekilde kuzeyde tutmalıyız.
- Last Sunday, I drove from my farm in North Yorkshire to Strasbourg.
- Geçtiğimiz Pazar günü, Kuzey Yorkshire'daki çiftliğimden Strasbourg'a gittim.
- This particularly concerns Russia, but also other North European countries.
- Bu durum özellikle Rusya'yı ve aynı zamanda diğer Kuzey Avrupa ülkelerini de ilgilendirmektedir.
- This fresh step is certainly also of importance in the removal of inequalities between North and South.
- Bu yeni adım, Kuzey ve Güney arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.
- The environment and climate in the far north is important to European solidarity.
- Uzak kuzeydeki çevre ve iklim Avrupa dayanışması için önemlidir.
- I understand the havoc it wreaked for so many individuals and communities in North Yorkshire and elsewhere.
- Kuzey Yorkshire'da ve başka yerlerde pek çok birey ve topluluk için yarattığı tahribatı anlıyorum.
- If you face north, the east is on your right.
- Yüzünü kuzeye dönersen, doğu senin sağındadır.
- They climbed the rugged north face.
- Engebeli kuzey yüzüne tırmandılar.
- North of this place there is a road.
- Buranın kuzeyinde bir yol var.
- There is a rock quarry just north of town.
- Şehrin hemen kuzeyinde bir taş ocağı var.
- The town is located in the extreme north of Japan.
- Kasaba Japonya'nın en uç kuzey noktasında yer alıyor.
- My house is north of the city.
- Evim şehrin kuzeyinde.
- North of this place there is a road.
- Bu yerin kuzeyinde bir yol var.
- Both cars headed north.
- Her iki araba kuzeye yöneldi.
- My house is north of the library.
- Evim kütüphanenin kuzeyinde.
- Nikko is situated about seventy five miles north of Tokyo.
- Nikko, Tokyo'nun yaklaşık yetmiş beş mil kuzeyinde yer almaktadır.
- We have an incredible North Atlantic salmon.
- İnanılmaz bir Kuzey Atlantik somonumuz var.
- My house is north of the city.
- Evim kentin kuzeyinde.
- Both cars headed north.
- İki araba da kuzeye gitti.
- The inhabitants built a wall round the town with four gates opening out on roads leading east, south, west and north.
- Kasaba sakinleri kasabanın etrafına doğu, güney, batı ve kuzeye giden yollara açılan dört kapısı olan bir duvar inşa etti.
- Tom comes from a small village up north.
- Tom kuzeydeki küçük bir köyden geliyor.
- The weather vane points north.
- Rüzgar gülü kuzeyi işaret ediyor.
- When I was very small, we lived in a house in Utsunomiya, about a hundred kilometres north of Tokyo.
- Ben çok küçükken, biz Tokyo'nun yaklaşık yüz kilometre kuzeyinde Utsunomiya'da bir evde yaşıyorduk.
- Layla lived north of Cairo.
- Leyla, Kahire'nin kuzeyinde yaşıyordu.
- Compasses point north.
- Pusulalar kuzeyi gösterir.
- Cacao can only grow within about 20° north and south of the equator.
- Kakao sadece ekvatorun yaklaşık 20° kuzey ve güneyinde yetişebilir.
- Layla lived north of Cairo.
- Layla Kahire'nin kuzeyinde yaşıyordu.
- The town is located in the extreme north of Japan.
- Kasaba Japonya'nın en kuzeyinde yer alıyor.
- Tom headed north.
- Tom kuzeye gitti.
- The bus was heading north.
- Otobüs, kuzeye gidiyordu.
- The weather vane points north.
- Rüzgar gülü kuzeyi gösteriyor.
- Sami headed north.
- Sami kuzeye yöneldi.
- North is the opposite direction from south.
- Kuzey, güneyin ters yönüdür.
- There is a museum just north of the zoo.
- Hayvanat bahçesinin hemen kuzeyinde bir müze var.
- Cacao can only grow within about 20° north and south of the equator.
- Kakao sadece ekvatorun yaklaşık 20 ° kuzey ve güneyi içinde büyüyebilir.
- Compasses point north.
- Pusula kuzeyi gösterir.
- The inhabitants built a wall round the town with four gates opening out on roads leading east, south, west and north.
- Sakinler şehrin etrafına doğu, güney, batı ve kuzeye çıkan yollara açılan dört kapılı bir duvar inşa ettiler.
- Nikko is situated about seventy five miles north of Tokyo.
- Nikko, Tokyo'nun yaklaşık yetmiş beş mil kuzeyinde yer alır.
- Tom headed north.
- Tom kuzeye yöneldi.
- Tom told me to head north.
- Tom bana kuzeye gitmemi söyledi.
- When I was very small, we lived in a house in Utsunomiya, about a hundred kilometres north of Tokyo.
- Ben çok küçükken, Tokyo'nun yaklaşık yüz kilometre kuzeyinde, Utsunomiya'da bir evde yaşardık.
- Head north.
- Kuzeye yönel.
- The road goes north from here.
- Yol buradan kuzeye gider.
- We turned left at the corner and drove north.
- Köşeden sola döndük ve kuzeye ilerledik.
- If you face north, the east is on your right.
- Eğer yüzünüzü kuzeye dönerseniz, doğu sağınızda kalır.
- We're heading north.
- Biz Kuzeye gidiyoruz.
- The city is often regarded as the most cultured and cosmopolitan city north of London.
- Bu şehir genellikle Londra'nın kuzeyindeki en kültürlü ve kozmopolit şehir olarak kabul edilir.
- We went due north.
- Doğruca kuzey yönüne gittik.
- Amiens is north of Paris.
- Amiens Paris'in kuzeyindedir.
Show More (53)
|