|
- They require long working periods without proper rest and they provide completely inadequate medical attention.
- Doğru düzgün dinlenmeden uzun çalışma süreleri talep etmekte ve tamamen yetersiz tıbbi bakım sağlamaktadırlar.
- It is a fact, the policy on medical products is now defined at European level.
- Şu bir gerçek ki tıbbi ürünlere ilişkin politika artık Avrupa düzeyinde tanımlanmaktadır.
- This requires effective administrative and medical systems, including diagnostic systems, in each Member State.
- Bu da her Üye Devlette teşhis sistemleri de dahil olmak üzere etkin idari ve tıbbi sistemler gerektirir.
- This means that medical aid is still denied to the Albanian Kosovars.
- Bu, Kosovalı Arnavutlara tıbbi yardımın hala sağlanamadığı anlamına gelmektedir.
- It is essential that we consult medical organisations on this question.
- Bu konuda tıbbi kuruluşlara danışmamız elzemdir.
- Medical NGOs play an important role in the professional training of women.
- Tıbbi STK'lar kadınların mesleki eğitiminde önemli bir rol oynamaktadır.
- I should like to close with a word on medical care.
- Kapanışı tıbbi bakımla ilgili bir sözle yapmak istiyorum.
- After treatment, the stage of medical and emotional aftercare is crucial.
- Tedaviden sonra, tıbbi ve duygusal bakım aşaması çok önemlidir.
- We need to minimise the grey area between these two product categories, food and medical products, as far as possible.
- Bu iki ürün kategorisi olan gıda ve tıbbi ürünler arasındaki gri alanı mümkün olduğunca en aza indirmemiz gerekmektedir.
- Controversial questions such as the use of cannabis for medical purposes can play no part in this programme.
- Esrarın tıbbi amaçlarla kullanımı gibi tartışmalı konular bu programda yer alamaz.
- It is not just primarily a matter of medical care.
- Bu sadece öncelikli olarak tıbbi bakım meselesi değildir.
- I propose, as a Quaestor, to discuss this with the medical services.
- Bir Quaestor olarak bu konuyu tıbbi servislerle görüşmeyi öneriyorum.
- Medical and scientific evidence demonstrates that there is a real need for this directive.
- Tıbbi ve bilimsel kanıtlar bu yönergeye gerçekten ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
- It is absolutely essential that medical and assistance organisations can carry out their tasks.
- Tıbbi ve yardım kuruluşlarının görevlerini yerine getirebilmeleri kesinlikle çok önemlidir.
- This requires effective administrative and medical systems, including diagnostic systems, in each Member State.
- Bunun için her bir Üye Devlette teşhis sistemleri de dahil olmak üzere etkili idari ve tıbbi sistemler gerekmektedir.
- Amendment No 28 conflicts with the medical advice the Commission has received.
- Değişiklik No 28, Komisyon'un aldığı tıbbi tavsiye ile çelişmektedir.
- Today's experts are interested volunteers who have been taken away from other medical and biological research.
- Günümüzün uzmanları, diğer tıbbi ve biyolojik araştırmalardan uzaklaştırılan ilgili gönüllülerdir.
- This makes no sense in the case of small countries, which have only a small amount of medical and other waste.
- Bu durum, sadece az miktarda tıbbi ve diğer atıkları olan küçük ülkeler için bir anlam ifade etmemektedir.
- Problems of distribution and medical culture must be resolved.
- Dağıtım ve tıbbi kültür sorunları çözülmelidir.
- This is not the same as selling a coffee machine; this is about a medical intervention.
- Bu bir kahve makinesi satmakla aynı şey değil; bu tıbbi bir müdahale ile ilgili.
- Operations for medical reasons would be exempt.
- Tıbbi nedenlerle yapılan operasyonlar muaf tutulacaktır.
- It imposes sanctions, except as regards medical and humanitarian supplies, to ensure compliance.
- Uyumu sağlamak için tıbbi ve insani yardım malzemeleri hariç olmak üzere yaptırımlar uygular.
- The risk identified by today's report is that medical research involves the desire to clone human beings.
- Bugünkü raporda tespit edilen risk, tıbbi araştırmaların insan klonlama arzusunu içermesidir.
- That applies particularly to their use in certain types of medical equipment.
- Bu durum özellikle belirli tıbbi ekipmanlarda kullanımları için geçerlidir.
- Reduced mobility does not necessary depend on some form of medical complaint.
- Azalmış hareketlilik bir tür tıbbi şikayete bağlı olmak zorunda değildir.
- I would like to argue in favour of the wider registration of medical products with new active substances.
- Yeni aktif maddeler içeren tıbbi ürünlerin daha geniş bir şekilde ruhsatlandırılması lehinde görüş bildirmek istiyorum.
- Implants in women under the age of 18 should be authorised only on medical grounds.
- On sekiz yaşın altındaki kadınlarda implant uygulamasına yalnızca tıbbi gerekçelerle izin verilmelidir.
- Apart from the ethical issues, the associated medical risks are simply too great.
- Etik meselelerin yanı sıra, ilgili tıbbi riskler de çok büyük.
- In addition to medical and pharmaceutical care, we need to provide drug addicts with psychological help too.
- Tıbbi ve farmasötik bakımın yanı sıra uyuşturucu bağımlılarına psikolojik yardım da sağlamalıyız.
- Medical NGOs play a great role in the training of women.
- Tıbbi STK'lar kadınların eğitiminde büyük rol oynamaktadır.
- I would like to argue in favour of the wider registration of medical products with new active substances.
- Yeni aktif maddeler içeren tıbbi ürünlerin daha geniş bir şekilde ruhsatlandırılması lehinde konuşmak istiyorum.
- All these property and medical expenses can mount up fast.
- Tüm bu maddi ve tıbbi harcamalar hızla artabilir.
- What do all of your medical bills come out to?
- Tüm tıbbi faturalarınız ne kadar tutuyor?
- Numerous black-market medical clinics populate that area.
- O bölge çok sayıda karaborsa tıbbi klinik ile dolup taşmaktadır:
- It is considered a medical device and includes an actual certificate of authenticity.
- Tıbbi bir cihaz olarak kabul edilmekte olup gerçek bir orijinallik sertifikası içerir.
- It is considered a medical device and includes an actual certificate of authenticity.
- Tıbbi bir cihaz olarak kabul edilir ve gerçek bir orijinallik sertifikası içerir.
- All these property and medical expenses can mount up fast.
- Tüm bu mülk ve tıbbi harcamalar hızla artabilir.
- The medical team comes checks the patient in his bed first.
- Tıbbi ekip öncelikle gelip hastayı önce yatağında kontrol eder.
- The samples were collected from two hundred medical institutions all over the world.
- Örnekler dünyanın dört bir yanındaki 200 tıbbi kurumdan toplandı.
- Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
- Gelişen tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri olmuştur.
- He attends medical conferences.
- O tıbbi konferanslara katılır.
- Tom has had a medical emergency.
- Tom'un tıbbi bir acil durumu var.
- Tom needs medical care.
- Tom'un tıbbi bakıma ihtiyacı var.
- A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters.
- Bir araştırma, Wikipedia'nın sağlık ve tıbbi konulardaki girdilerinin yüzde 90'ında yanlışlık olduğunu ortaya koydu.
- Gynaecology is the medical practice dealing with the health of the ovaries, uterus, vagina, and breasts.
- Jinekoloji, yumurtalıkların, rahmin, vajinanın ve göğüslerin sağlığı ile ilgilenen tıbbi uygulamadır.
- She made a series of medical discoveries.
- Bir dizi tıbbi keşif yaptı.
- Excessive use of the Internet is not a medical or psychiatric issue.
- İnternetin aşırı kullanımı tıbbi ya da psikiyatrik bir sorun değildir.
- In case of a medical emergency, would you like us to contact someone?
- Tıbbi bir acil durumda, biriyle iletişime geçmemizi ister misiniz?
- This is a medical emergency.
- Bu tıbbi bir acil durum.
- I'm a medical technologist.
- Ben tıbbi teknoloji uzmanıyım.
- You require medical attention.
- Tıbbi bakıma ihtiyacın var.
- It's important not to change or discontinue medication without seeking medical advice.
- Tıbbi tavsiye almadan ilaçları değiştirmemek ya da kesmemek önemlidir.
- The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
- Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
- Seçilenlerin kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerden geçmesi gerekecek.
- Is it OK if I ask you a few medical questions?
- Size birkaç tıbbi soru sorabilir miyim?
- Tom often attends medical conferences.
- Tom sık sık tıbbi konferanslara katılır.
- She made a series of medical discoveries.
- O bir dizi tıbbi keşifler yaptı.
- You need immediate medical attention.
- Acil tıbbi mücadeleye ihtiyacın var.
- Tom uses cannabis for medical reasons.
- Tom tıbbi nedenlerle esrar kullanıyor.
- The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- Teleton, tıbbi araştırmaları finanse etmek için para toplamak amacıyla her yıl düzenlenen bir Fransız TV programıdır.
- Excessive use of the Internet is not a medical or psychiatric issue.
- İnternetin aşırı kullanımı tıbbi veya psikiyatrik bir sorun değildir.
- Sami was a medical technician.
- Sami bir tıbbi teknisyendi.
- Tom requires emergency medical care.
- Tom acil tıbbi bakıma ihtiyaç duyuyor.
- Even worms are bought for medical research.
- Tıbbi araştırmalar için solucan bile satın alınıyor.
- Improved medical technology has been one of the spin-offs of the space program.
- Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.
- Tom requires medical care.
- Tom'un tıbbi bakıma ihtiyacı var.
- It would be unethical for me to tell you about Tom's medical problems.
- Tom'un tıbbi sorunlarını size anlatmam etik olmaz.
- Tom has a medical bracelet.
- Tom'un tıbbi bilekliği var.
- Firefighters do basic medical aid.
- İtfaiyeciler temel tıbbi yardım yaparlar.
- Is it okay if I ask you a few questions about your medical history?
- Tıbbi geçmişiniz hakkında birkaç soru sormamın sakıncası var mı?
- He resumed his work after a medical leave.
- Tıbbi iznin ardından işine yeniden başlamıştır.
- I need some medical advice.
- Tıbbi tavsiyeye ihtiyacım var.
- I don't have medical training.
- Tıbbi eğitimim yok.
- Is it okay if I ask you a few questions about your medical history?
- Tıbbi geçmişinizle ilgili birkaç soru sormamda sakınca var mı?
- Tom requires emergency medical care.
- Tom'un acil tıbbi bakıma ihtiyacı var.
- Do you take any medication for any medical issues?
- Herhangi bir tıbbi sorun için ilaç alıyor musunuz?
- Tom's medical expenses are being paid for by Mary.
- Tom'un tıbbi masrafları Mary tarafından karşılanıyor.
- In case of a medical emergency, would you like us to contact someone?
- Tıbbi anlamda acil bir durum olursa iletişim kurmamızı istediğiniz birisi var mı?
- Gynaecology is the medical practice dealing with the health of the ovaries, uterus, vagina, and breasts.
- Jinekoloji yumurtalıklar, rahim, vajina ve göğüslerin sağlığı ile ilgilenen tıbbi uygulamadır.
- I have to pay a medical bill.
- Tıbbi bir fatura ödemek zorundayım.
- I'm a medical technologist.
- Ben bir tıbbi teknoloğum.
- Doctors use medical equipment.
- Doktorlar tıbbi ekipman kullanıyor.
- Is it okay if I ask you a few medical questions?
- Size birkaç tıbbi soru sormamın sakıncası var mı?
- Is it OK if I ask you a few questions about your medical history?
- Tıbbi geçmişinizle ilgili birkaç soru sormamda sakınca var mı?
- Tom needs to get medical attention.
- Tom'un tıbbi bakım alması gerekiyor.
- Can you tell me your past medical history?
- Bana tıbbi geçmişinizi anlatabilir misiniz?
- He dedicated his life to medical work.
- Hayatını tıbbi çalışmalara adadı.
- It's about time somebody did something about the high cost of medical care.
- Birilerinin tıbbi bakımın yüksek maliyeti hakkında bir şeyler yapmasının zamanı geldi.
- He resumed his work after a medical leave.
- Tıbbi izinden sonra işine devam etti.
- Tom is engaged in medical research.
- Tom tıbbi araştırma ile iştigal etmektedir.
- Is it OK if I ask you a few questions about your medical history?
- Tıbbi geçmişiniz hakkında birkaç soru sormamın sakıncası var mı?
- Tom has had a medical emergency.
- Tom'un tıbbi bir acil durumu vardı.
- Medical helicopters take very sick people to hospitals.
- Tıbbi helikopterler çok hasta insanları hastanelere götürür.
- He is engaged in medical research.
- Tıbbi araştırmalarla uğraşıyor.
- Firefighters do basic medical aid.
- İtfaiyeciler temel tıbbi yardımda bulunurlar.
- We have a medical emergency.
- Tıbbi bir acil durumumuz var.
- Tom is engaged in medical research.
- Tom tıbbi araştırmalarla uğraşıyor.
- Tom uses cannabis for medical reasons.
- Tom tıbbi nedenlerle kenevir kullanmaktadır.
- We had to dip into our savings in order to pay the unexpected medical expenses.
- Beklenmedik tıbbi masrafları ödemek için birikimlerimize dalmak zorunda kaldık.
- Do you have any medical problems?
- Herhangi bir tıbbi sorununuz var mı?
- The scientist is conducting medical research.
- Bilim adamı tıbbi araştırmalar yürütüyor.
- He is engaged in medical research.
- Tıbbi araştırmayla meşgul.
- Medical marijuana is legal in this state.
- Bu ülkede tıbbi esrar yasaldır.
Show More (100)
|
|
- We are thus fortunate, especially in the medical sphere, to have PVC.
- Bu nedenle, özellikle tıp alanında PVC'ye sahip olduğumuz için şanslıyız.
- I consider it a strength that all European medical organisations were united in their support of this policy.
- Tüm Avrupa tıp örgütlerinin bu politikayı desteklemekte birleşmiş olmalarını bir güç olarak görüyorum.
- It is also important that actions taken in the medical sphere be properly positioned within the ethical framework.
- Tıp alanında atılan adımların etik çerçeve içerisinde doğru bir şekilde konumlandırılması da önemlidir.
- Dan was accepted into medical school.
- Dan tıp fakültesine kabul edildi.
- Medical schools are expensive.
- Tıp fakülteleri pahalıdır.
- Sami is serving his sentence in a federal medical center.
- Sami cezasını federal bir tıp merkezinde çekiyor.
- Fadil was admitted to Sadiq medical center.
- Fadıl Sadiq Tıp Merkezi'ne yatırıldı.
- Tom got his medical degree in Boston.
- Tom tıp diplomasını Boston'da aldı.
- Tom went to medical school.
- Tom tıp fakültesine gitti.
- They asked a medical expert to do more research.
- Bir tıp uzmanından daha fazla araştırma yapmasını istediler.
- He dedicated his life to medical work.
- Hayatını tıp mesleğine adadı.
- What year of medical school are you in?
- Tıp fakültesinde kaçıncı sınıftasın?
- Sami was a medical technician.
- Sami bir tıp teknisyeniydi.
- A study has found that Wikipedia is wrong in 90 percent of its entries on health and medical matters.
- Bir çalışma, Wikipedia'nın sağlık ve tıp konularındaki girdilerinin yüzde 90'ının hatalı olduğunu buldu.
- Does Meiji University have a medical school?
- Meiji Üniversitesi'nde tıp fakültesi var mı?
- I learned that in the first year of medical school.
- Bunu tıp okulunun ilk yılında öğrendim.
- Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down.
- Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle yürüdüler.
- Sami was a medical professional.
- Sami bir tıp uzmanıydı.
- Fadil was admitted to Sadiq medical center.
- Fadıl, Sadiq Tıp Merkezi'ne kabul edildi.
- Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down.
- Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle toplandılar.
- I learned that in the first year of medical school.
- Tıp fakültesinin ilk yılında öğrendim.
- Sami has seen every medical show on TV.
- Sami televizyondaki bütün tıp programlarını izledi.
- Tom has been accepted to medical school.
- Tom tıp fakültesine kabul edildi.
- Tom took a gap year after he didn't get into medical school.
- Tom tıp fakültesine giremeyince bir yıl ara verdi.
- Sami thought about following in Dad's footsteps at medical school.
- Sami tıp fakültesinde babasının izinden gitmeyi düşünüyordu.
- They asked a medical expert to do more research.
- Onlar daha fazla araştırma yapmak için bir tıp uzmanı istedi.
Show More (23)
|