meaningless - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
meaningless anlamsız adj.
  • Similarly, anything not contained in primary or secondary legislation is meaningless as far as the Union is concerned.
  • Benzer şekilde, birincil veya ikincil mevzuatta yer almayan herhangi bir husus, Birlik söz konusu olduğunda anlamsızdır.
  • Mr Simitis, eurospeak is no different from other meaningless political speak.
  • Sayın Simitis, eurospeak diğer anlamsız siyasi konuşmalardan farklı değildir.
  • Similarly, anything not contained in primary or secondary legislation is meaningless as far as the Union is concerned.
  • Benzer şekilde, birincil ya da ikincil mevzuatta yer almayan her şey Birlik açısından anlamsızdır.
Show More (34)
meaningless manasız adj.
  • What Tom said was completely meaningless.
  • Tom'un söyledikleri tamamen manasızdı.
Show More (-2)