1 |
liking |
hoşlanma |
n. |
|
- Dan immediately took a liking to Linda.
- Dan hemen Linda'dan hoşlanmaya başladı.
- Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.
- Fred, Jane'den hoşlandı ve görüşmeye başladılar.
- It seems that your dog has taken quite a liking to Tom.
- Görünüşe göre köpeğiniz Tom'dan oldukça hoşlanmış.
- It seems that your dog has taken quite a liking to Tom.
- Sizin köpek Tom'dan oldukça hoşlanmaya başladı gibi görünüyor.
- Dan immediately took a liking to Linda.
- Dan, Linda'dan hemen hoşlandı.
- I started liking Mary as soon as I met her.
- Mary ile tanışır tanışmaz ondan hoşlanmaya başladım.
- She confessed to liking him.
- Ondan hoşlandığını itiraf etti.
- I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
- Fred took a liking to Jane and started dating her.
- Fred Jane'den hoşlandı ve onunla çıkmaya başladı.
- I'm pretty used to people not liking me.
- İnsanların benden hoşlanmamasına oldukça alışkınım.
Show More (7)
|
2 |
liking |
sevme |
n. |
|
- I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Birçok hatasına rağmen onu sevmekten kendimi alamıyorum.
- I can't help liking him in spite of his many faults.
- Birçok hatasına rağmen onu sevmekten kendimi alamıyorum.
- I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Birçok kusuruna rağmen onu sevmekten kendimi alamıyorum.
- I can't help liking him in spite of his many faults.
- Onca kusuruna rağmen yine de kendime söz geçiremeyip onu seviyorum.
Show More (1)
|
3 |
liking |
zevk |
n. |
|
- That isn't to my liking.
- Zevkime uymuyor.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
- O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
Show More (-1)
|
4 |
liking |
beğeni |
n. |
|
- Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
- Mary'nin patronu onun beğenisi için biraz fazla temas meraklısı.
Show More (-2)
|