illuminating - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
illuminating aydınlatan adj.
  • Science knows no country, because knowledge belongs to humanity, and is the torch which illuminates the world.
  • Bilim ülke tanımaz, çünkü bilgi insanlığa aittir ve dünyayı aydınlatan bir meşaledir.
  • María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
  • María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.
  • María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
  • Maria, o sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayla birlikte yıldızlı gökyüzüne baktı.
Show More (0)
illuminating aydınlatıcı adj.
  • When I heard my teacher's illuminating explanation, it was as though I suddenly saw the light.
  • Öğretmenimin aydınlatıcı açıklamasını duyduğumda sanki birden ışığı görmüş gibi oldum.
  • Their comments were illuminating.
  • Yorumları aydınlatıcıydı.
  • Their comments were illuminating.
  • Onların yorumları aydınlatıcıydı.
Show More (0)