human - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
human insan n.
  • We must defend human dignity throughout the world.
  • Dünyanın her yerinde insan onurunu savunmalıyız.
  • They rushed to save human lives with the same courage displayed by the firemen in New York.
  • Onlar, New York'taki itfaiyecilerin gösterdiği cesaretin aynısını göstererek insan hayatını kurtarmaya koştular.
  • It is the human needs involved that give great cause for concern.
  • Endişeye yol açan şey, söz konusu insan ihtiyaçlarıdır.
Show More (445)
human insani adj.
  • My question was about a human problem, and your reply was full of unacceptable generalities.
  • Benim sorum insani bir sorunla ilgiliydi ve sizin cevabınız kabul edilemez genellemelerle doluydu.
  • The truth is that, unfortunately, mistaken policies always result in human disasters on the ground.
  • Gerçek şu ki ne yazık ki yanlış politikalar her zaman insani felaketlerle sonuçlanmaktadır.
  • Many of you met him and were impressed by his intellect and his human qualities.
  • Birçoğunuz onunla tanıştınız ve onun zekasından ve insani niteliklerinden etkilendiniz.
Show More (46)
human insanlık n.
  • One of the greatest human catastrophes of our time is taking place in Afghanistan.
  • Zamanımızın en büyük insanlık felaketlerinden biri Afganistan'da yaşanıyor.
  • The 21st century is witnessing what will probably be known as the greatest revolution in human history.
  • 21. yüzyıl, muhtemelen insanlık tarihinin en büyük devrimi olarak anılacak bir olaya tanıklık ediyor.
  • The primary subject of our discussions today is human destiny and the fate of peoples.
  • Bugünkü tartışmalarımızın ana konusu insanlığın ve halkların kaderidir.
Show More (12)
human beşeri adj.
  • With regard to medicinal products for human use, Amendment No 71, which I tabled, fully supports this approach.
  • Beşeri tıbbi ürünlerle ilgili olarak sunduğum 71 No'lu Değişiklik bu yaklaşımı tamamen desteklemektedir.
  • It also requires a sufficient amount of human and physical capital, including infrastructure.
  • Bu, ayrıca, altyapı dahil yeterli miktarda beşeri ve maddi sermayeyi gerektirir.
  • It also requires a sufficient amount of human and physical capital, including infrastructure.
  • Ayrıca, altyapı da dahil olmak üzere yeterli miktarda beşeri ve fiziki sermaye gerektirir.
Show More (2)
human insanoğlu n.
  • Mars is a planet that has fascinated humans for millennia.
  • Mars, binlerce yıldır insanoğlunu büyüleyen bir gezegendir.
  • Why are there disappointments in human life?
  • İnsanoğlunun hayatında niçin hayal kırıklıkları vardır?
  • Only two things are infinite, the universe and human stupidity, and I'm not sure about the former.
  • Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.
Show More (0)