|
- We also need to search our own hearts regarding public tenders.
- Kamu ihaleleri konusunda kendi kalplerimizi de yoklamamız gerekiyor.
- Let us put our hands on our hearts and commit ourselves to peace, to justice, but, most importantly of all, to humanity.
- Ellerimizi kalplerimizin üzerine koyalım ve kendimizi barışa, adalete, ama hepsinden önemlisi insanlığa adayalım.
- This Parliament is extraordinary, and I think that it will always have a special place in our hearts.
- Bu Parlamento olağanüstüdür ve sanırım hepimizin kalbinde her zaman özel bir yeri olacaktır.
- Consider it to be a kind of hearts and minds campaign.
- Bunu bir tür kalpler ve zihinler kampanyası olarak düşünün.
- This is where the European Union has to improve its overall image in order to reach people's hearts.
- İşte bu noktada Avrupa Birliği, insanların kalplerine ulaşabilmek için genel imajını iyileştirmelidir.
- That is something that profoundly affects people’s hearts and spirits.
- Bu, insanların kalplerini ve ruhlarını derinden etkileyen bir şeydir.
- This topic is, as my predecessor on the floor has confirmed, close to all our hearts.
- Bu konu, benden önceki konuşmacının da teyit ettiği üzere, hepimizin kalbine yakın bir konudur.
- These are the three conditions for the agreement that we want with all our hearts to reach optimum effectiveness.
- Bunlar, optimum etkinliğe ulaşmasını tüm kalbimizle istediğimiz anlaşma için üç koşuldur.
- The INTERREG programme is particularly close to our hearts.
- INTERREG programı özellikle kalbimize yakındır.
- We must touch the hearts and minds of our citizens.
- Vatandaşlarımızın kalplerine ve zihinlerine dokunmalıyız.
- Let us put our hands on our hearts and commit ourselves to peace, to justice, but, most importantly of all, to humanity.
- Ellerimizi kalplerimizin üzerine koyalım ve kendimizi barışa, adalete ama hepsinden önemlisi insanlığa adayalım.
- The protection of minors and human dignity is an issue that is close to the hearts of us all.
- Küçüklerin ve insan onurunun korunması hepimizin kalbine yakın bir konudur.
- Still, gradually the truth took root in our hearts.
- Yine de hakikat yavaş yavaş kalplerimizde kök salmaya başladı.
- She stole people's hearts like that, then vanished.
- İnsanların kalbini böyle çaldı, sonra da ortadan kayboldu.
- Still, gradually the truth took root in our hearts.
- Yine de, yavaş yavaş hakikat kalplerimizde kök saldı.
- Hye-in, men with warm hearts tends to have cold hands.
- Hye-in, kalbi sıcak olan erkeklerin elleri soğuk olabilir.
- She stole people's hearts like that, then vanished.
- Bu şekilde insanların kalbini çaldı ve sonra ortadan kayboldu.
- Their hearts were beating very fast.
- Onların kalpleri çok hızlı atıyordu.
- He has broken many hearts.
- Birçok kalp kırdı.
- He has broken many hearts.
- O birçok kalp kırdı.
- Octopuses have three hearts.
- Ahtapotların üç tane kalbi vardır.
- Can there be so much anger in celestial hearts?
- Göksel kalplerde bu kadar öfke olabilir mi?
- Humans have hatred in their hearts.
- İnsanların kalplerinde nefret vardır.
- They hate each other from the bottoms of their hearts.
- Birbirlerinden kalplerinin derinliklerinden nefret ediyorlar.
- She will live forever in our hearts.
- O sonsuza dek kalbimizde yaşayacak.
- Burn the eyes that look at you and the hearts that are waiting for you!
- Sana bakan gözleri ve seni bekleyen kalpleri yak!
- Octopuses have three hearts.
- Ahtapotların üç kalbi vardır.
- The pantomime is crowded with merry hearts.
- Pandomim neşeli kalplerle dolup taşıyor.
- He will live forever in our hearts.
- Sonsuza dek kalbimizde yaşayacak.
- Heaven and Hell only exist in men's hearts.
- Cennet ve cehennem sadece insanların kalplerinde vardır.
- He makes young girls' hearts flutter.
- Genç kızların kalbini çarptırıyor.
- Heaven and hell exist in the hearts of man.
- Cennet ve cehennem, insanın kalbinde bulunur.
- Passion grew in their hearts.
- Tutku kalplerinde büyüdü.
- He makes young girls' hearts flutter.
- O, genç kızların kalplerini çarptırıyor.
- Only the blackest of hearts could leave that poor kitty out on the street in the cold.
- O zavallı kediciği sokakta soğukta bırakmaya ancak kalbi en kara olanlar cesaret edebilir.
- The pantomime is crowded with merry hearts.
- Pandomim neşeli kalpler ile doludur.
- Heaven and hell exist in the hearts of man.
- Cennet ve cehennem insanların kalbinde vardır.
- Their hearts were beating very fast.
- Kalpleri çok hızlı atıyordu.
- Our hearts are linked.
- Kalplerimiz birbirine bağlı.
Show More (36)
|