harbour - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
harbour barındırmak v.
  • Harbouring terrorists is a crime in itself.
  • Teröristleri barındırmak başlı başına bir suçtur.
  • They harbour ideas of national splendour.
  • Ulusal ihtişam fikirleri barındırıyorlar.
  • We all know what ideas movements such as the National Front harbour.
  • Hepimiz Ulusal Cephe gibi hareketlerin hangi fikirleri barındırdığını biliyoruz.
Show More (1)
harbour liman n.
  • The lost fishing boat made a safe return to harbour.
  • Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yaptı.
  • The enemy warships bombed our warehouses in the harbour.
  • Düşman savaş gemileri limandaki depolarımızı bombaladı.
  • The police found Tom's body floating in the harbour.
  • Polis Tom'un cesedini limanda yüzerken buldu.
Show More (1)
harbour beslemek v.
  • They harbour ideas of national splendour.
  • Ulusal ihtişam fikirleri besliyorlar.
Show More (-2)
harbour demir atmak v.
  • The ship anchored in the harbour and unloaded its goods.
  • Gemi limana demir attı ve mallarını boşalttı.
Show More (-2)