gap - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
gap uçurum n.
  • There is a considerable gap between us and our father's generation.
  • Babamızın kuşağı ile aramızda hatırı sayılır bir uçurum var.
  • The gap between those actively employed and pensioners is becoming ever greater.
  • Aktif olarak çalışanlar ile emekliler arasındaki uçurum giderek artıyor.
  • More up-to- date figures based on regional household consumption in 1994 suggest a similar gap.
  • Bölgesel hane halkı tüketimine dayalı daha güncel rakamlar 1994 yılında benzer bir uçuruma işaret etmektedir.
Show More (21)
gap boşluk n.
  • There's a gap between her two front teeth.
  • İki ön dişinin arasında bir boşluk var.
  • A gap clearly exists, however, in occupational and geographical mobility in the Union.
  • Bununla birlikte, Birlik içinde mesleki ve coğrafi hareketlilik konusunda bir boşluk olduğu açıktır.
  • There is a big gap when it comes to education and lifelong learning.
  • Eğitim ve yaşam boyu öğrenme söz konusu olduğunda büyük bir boşluk var.
Show More (19)
gap fark n.
  • Our primary goal is to bridge the gap in economic development between the old and new Member States.
  • Öncelikli hedefimiz eski ve yeni Üye Devletler arasındaki ekonomik kalkınma farkını kapatmaktır.
  • The gap between the budget that has been decided and the budget implemented by the Commission is always much too wide.
  • Kararlaştırılan bütçe ile Komisyon tarafından uygulanan bütçe arasındaki fark her zaman çok büyüktür.
  • The gap between men and women is growing within disadvantaged groups, however.
  • Ancak dezavantajlı gruplar arasında kadın ve erkek arasındaki fark giderek artıyor.
Show More (14)
gap açık n.
  • And yet the measures which the Commission proposes to close that gap are woefully insufficient.
  • Yine de Komisyon'un bu açığı kapatmak için önerdiği tedbirler ne yazık ki yetersizdir.
  • The Common Position that is before us will close this gap.
  • Önümüzde yer alan Ortak Tutum bu açığı kapatacaktır.
  • Plugging the welfare gap is crucial for attaining stability and peace in the world.
  • Refah açığının kapatılması, dünyada istikrar ve barışın sağlanması açısından hayati önem taşımaktadır.
Show More (7)
gap ara n.
  • Tom took a gap year after he didn't get into medical school.
  • Tom tıp fakültesine giremeyince bir yıl ara verdi.
  • I plan to take a gap year before going to university.
  • Üniversiteye gitmeden önce bir yıl ara vermeyi planlıyorum.
  • I plan to take a gap year before going to university.
  • Ben üniversiteye gitmeden önce bir yıl ara vermeyi planlıyorum.
Show More (0)
gap yarık n.
  • The lost helicopter was found in a gap between the mountains.
  • Kayıp helikopter dağların arasındaki bir yarıkta bulundu.
Show More (-2)
gap kopukluk n.
  • The gaps in the story led me to believe he was hiding something.
  • Hikayedeki kopukluklar bana onun bir şeyler sakladığını düşündürdü.
Show More (-2)
gap çalışılmayan dönem n.
  • There were several gaps in my CV.
  • Özgeçmişimde çalışmadan geçirilmiş bazı dönemler vardı.
Show More (-2)
gap eksiklik n.
  • In particular, I would urge that close attention be paid to those areas where resource gaps have been identified.
  • Özellikle, kaynak eksikliklerinin tespit edildiği alanlara yakın ilgi gösterilmesi konusunda ısrar ediyorum.
Show More (-2)
gap açıklık n.
  • The gap has closed.
  • Açıklık kapandı.
Show More (-2)
gap fikir ayrılığı n.
  • There is a wide gap in the opinions between the two students.
  • İki öğrenci arasında büyük bir fikir ayrılığı var.
Show More (-2)