feature - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
feature özellik n.
  • The most distinctive feature of whales is their size.
  • Balinaların en belirgin özelliği büyüklükleridir.
  • That is a good feature of his proposals.
  • Bu onun önerilerinin iyi bir özelliğidir.
  • Indeed, devolution of management is a core feature of these CFP reform proposals.
  • Aslında, yönetimin devredilmesi bu CFP reform önerilerinin temel bir özelliğidir.
Show More (27)
feature yer almak v.
  • What does worry me is the fact that the agenda of London also featured the Middle East policy.
  • Beni endişelendiren Londra'nın gündeminde Orta Doğu politikasının da yer almasıdır.
  • This point will feature in the joint resolution.
  • Bu husus ortak kararda yer alacaktır.
  • Where does growth feature in the Stability Pact?
  • Büyüme İstikrar Paktı'nın neresinde yer alıyor?
Show More (1)
feature ön plana çıkarmak v.
  • His movies often feature strong female characters.
  • Onun filmleri genellikle güçlü kadın karakterleri ön plana çıkarır.
  • Language textbooks often feature only good people.
  • Dil ders kitapları sadece iyi insanları ön plana çıkarmaktadır.
Show More (-1)
feature yer vermek v.
  • The History Channel will feature films by Steven Spielberg this week.
  • History Channel bu hafta Steven Spielberg'in filmlerine yer verecek.
Show More (-2)
feature unsur n.
  • Hedges are a significant feature of the landscape in most housing developments in Florida.
  • Çitler, Florida'daki konut sitelerinin çoğunda peyzajın önemli bir unsurdur.
Show More (-2)
feature yazı n.
  • Tonight's feature is on the presidential election.
  • Bu gecenin yazısı başkanlık seçimleri.
Show More (-2)
feature yüzün bir bölümü n.
  • Christine's eyes are her best feature.
  • Christine'in gözleri yüzünün en güzel parçasıdır.
Show More (-2)
feature öne çıkmak v.
  • The sad love story seems to feature heavily in all of his films.
  • Görünüşe göre hüzünlü aşk hikayesi onun tüm filmlerinde yoğun bir şekilde öne çıkıyor.
Show More (-2)
feature film n.
  • There were a lot of commercials before the main feature.
  • Ana filmden önce çok sayıda reklam vardı.
Show More (-2)
feature öne çıkarmak v.
  • There are several issues which will feature throughout this year's UN Commission.
  • Bu yılki BM Komisyonu'nda öne çıkacak birkaç konu var.
Show More (-2)